TCK 191 – Uyuşturucu Kullanma, Satın Alma, Kabul Etme (2025)
TCK 191, “kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak” başlığını taşınmaktadır.
TCK 191:
- Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
- Bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın, beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir. Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarır. Erteleme kararı kolluk birimlerine de bildirilir.
- Erteleme süresi zarfında şüpheli hakkında asgari bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanır. Bu süre denetimli serbestlik müdürlüğünün teklifi üzerine veya resen Cumhuriyet savcısının kararı ile altışar aylık sürelerle en fazla iki yıl daha uzatılabilir. Hakkında denetimli serbestlik tedbiri verilen kişi, gerek görülmesi hâlinde denetimli serbestlik süresi içinde tedaviye tabi tutulabilir. Cumhuriyet savcısı, erteleme süresi zarfında uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanıp kullanmadığını tespit etmek için yılda en az iki defa şüphelinin ilgili kuruma sevkine karar verir.
- Kişinin, erteleme süresi zarfında; Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi, Tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması, Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması,hâlinde, hakkında kamu davası açılır.
- Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.
- Dördüncü fıkraya göre kamu davasının açılmasından sonra, birinci fıkrada tanımlanan suçun tekrar işlendiği iddiasıyla açılan soruşturmalarda ikinci fıkra uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilemez.
- Şüpheli erteleme süresi zarfında dördüncü fıkrada belirtilen yükümlülüklere aykırı davranmadığı ve yasakları ihlal etmediği takdirde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir.
- Bu Kanunun, 188 inci maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti, 190 ıncı maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma,suçundan dolayı yapılan kovuşturma evresinde, suçun münhasıran bu madde kapsamına girdiğinin anlaşılması hâlinde, sanık hakkında bu madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.
- Bu maddede aksine düzenleme bulunmayan hâllerde, Ceza Muhakemesi Kanununun kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin 171 inci maddesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 231 inci maddesi hükümleri uygulanır.
- Birinci fıkradaki fiillerin; okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askerî ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.
TCK 191 – Genel Olarak
TCK 191’e göre; kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suç olarak tanımlanmıştır.
TCK 191’e göre uyuşturucu veya uyarıcı maddenin kullanmak için satın alınması, kabul edilmesi ve bulundurulması suçu açısından korunan hukuksal yararın “genel sağlık” olduğu söylenilebilir.
Bu suç, soyut tehlike suçu olduğu için, failin cezalandırılabilmesi için somut bir zarar veya tehlikenin ortaya çıkmasına gerek yoktur.
TCK 191 açısından tartışmalı hususlardan birisi uyuşturucu madde kullanmanın cezalandırılmasının gerekip gerekmediği hususudur. Keza, TCK 191’2 de de görüleceği üzere şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının erteleneceği; TCK 191/3’te ise, erteleme süresi zarfında şüpheli hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanacağı ve gerek görülmesi halinde bu esnada tedaviye tabii tutulabileceği öngörülmüştür.
TCK 191’in muhakemesine ilişkin detaylı açıklama yazımızın izleyen kısımlarında yer almaktadır.
TCK 191 – Suçun Konusu
TCK 191’de düzenlenen suçun konusu, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerdir. Bu maddeler TCK 188/1 ve 188/3 maddelerinde düzenlenen suçların konusunu oluşturan uyuşturucu ve uyarıcı maddelerdir.
TCK 188/6’da belirtilen; uyuşturucu veya uyarıcı madde olmayan, ancak üretimi resmi makamların iznine veya satışı yetkili tabip tarafından düzenlenen reçeteye bağlı olan ve uyuşturucu veya uyarıcı madde etkisi doğuran maddeler, suçun konusunu oluşturmamaktadır.
Bu sebeple kırmızı reçete ile satılan (örneğin naloxene ve bubrenorfine içerikli reçeteye tabii olan ilaçlar) ilacı kullanan kişi uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanma suçundan dolayı cezalandırılamaz.
TCK 191 – Uyuşturucu ve Uyarı Madde Örnekleri
- Afyon: Afyon uluslararası alanda opium olarak bilinmektedir. Afyon, haşhaş kapsüllerinin çizilmesiyle sızan, süte benzer özsuyun toplanmasıyla edilen bir maddedir. Afyon vücuda girdikten sonra belli bir süre sonra başta merkezi sinir sistemi de olmak üzere tüm organizmayı kısa veya uzun süreli olarak etkisi altına alır.
- Morfin: Morfin, morfinan halka sistemine sahiptir. Yapısında bir fenol bir de alkol hidroksili ihtiva eder. Bir veya üç mol su ile beraber kristallenir. 110 derecede kristal suyunu kaybeder ve 230 derecede erir. Renksiz ve kristal haldedir. Morfin ile afyon benzer etkilere sahip olmakla birlikte morfinin etkisi afyonun etkisine göre daha fazladır. Çünkü morfin merkezi sinir sistemine doğrudan etki etmektedir. Morfin kişiye başta rahatlama, enerji, ağrı ve acıların dindirilmesi gibi duygu ve hisler verse de sonrasında kişinin yaşadığı bu duygu ve hisler geçmekte ve yerini depresif bir ruh hali almaktadır.
- Kodein: Kodein, afyon alkoidlerinden birisi olmakla birlikte tıpta kullanılmakta olan kodeinin çoğu, kimyasal süreçlerle morfinden elde edilmektedir.
- Eroin: Saf eroin, kokusuz, beyaz, suda ve alkolde erimekte olan acı bir tozdur; saf olmayan eroin ise çok ince, kristalize pudra halinde bir toz olup renksiz ve cilt üzerine sürüldüğü zaman kaybolan bir maddedir. Sokak jarjonunda; beyaz, şey, kar, süprüntü, kar, gevher gibi adlandırmalar yapılmıştır. Eroin bilinen en tehlikeli uyuşturucu maddelerden birisi olduğu gibi aynı zamanda en hızlı bağımlılık yapabilen maddedir. Eroin bağımlısı bir kişi belli bir süre kullanmadığı zaman ağır krizler geçirebilmektedir.
- Sentetik Uyuşturucular: Sentetik uyuşturucular, morfin yerine geçen sentetik maddeleri kapsamaktadır. Normal şekli ile beyaz tabletler halinde hazırlanır. Ancak bazen tabaka nedeni ilke farklılık gösterebilmektedir. Bu maddeler; depresantlar, stimulanlar ve halusinojenler şeklinde etkilerine göre sınıflandırmaya tabii tutulmuşlardır. Ayrıca sentetik uyuşturucular diğer uyuşturuculardan farklı olarak kimyasal yollarla üretilmektedirler.
- Koka Yaprağı: Kokanun asıl vatanı Peru’dur. Koka ağacının yaprakları kokain ver başka alkaloidler de taşır; kurutulmuş yapraklarına koka adı verilmektedir.
- Kokain: Koka yaprağının başlıca alkoloidi olan kokain, kuvvetli bir uyarıcıdır ve koka yapraklarından kimyasal usullerle elde edilir. Kokusuz beyaz, kristailize bir toz halindedir. Kokain genellikle burundan çekilerek toz halinde kullanılır. Ancak deri altından ve damardan enjekte edilerek de kullanılabileceği gibi sigara gibi içilerek veyahut su gibi sıvı maddelerin içine katılarak da kullanılabilmektedir.
- Crack: Crack, kokain ısıtılma gibi işlemlerden geçirilmesi sonucunda elde edilen beyaz, krem renginde bir maddedir. Karışımın yakılarak içildiğinde çıkan kırılma sesinden dolayı ismini crack olarak almıştır. Bu madde kokainden daha ucuz ancak daha etkili ve tehlikeli bir maddedir.
- Amfetaminler: Günümüzde genellikle tıbbi amaçla kullanılmaktadır. Rengi beyazdır. Tadı acı, kokusuz ve kristalize bir toz halindedir. Suda ve alkolde kolaylıkla çözülebilir. Bu madde buruna çekilerek, içilerek, enjeksiyon ile damardan ya da ağızdan alınarak kullanılabilir.
- Ecstacy: Ecstacy, merkezi sinir sistemini uyarıcı bir amfetamin türevidir. Bunun yanında halüsinojenik etkisi de bulunmaktadır. Ecstacy tabletleri genellikle yuvarlak şekilde olmakla beraber kapsül, üçgen ve kalp gibi şekillerde de olabilirler. Bu madde halüsinasyon oluşumlarına sebebiyet vermektedir.
- Esrar: Esrar, cannabis sativa ismi verilen hint keneviri bitkisinin yeşil/kahverengi çiçeklerinin karşımından, tohumlar, saplar ve yapraklarından oluşan ve dumanı genellikle acı, sert ve kesin olan maddedir. Esrar en basit hali ile kenevirin yapraklarının ve çiçek açan üst kısımların kurutulması ile elde edilmekle beraber kenevir çiçek halindeyken reçinenin kazınması ve üst yaprakları kesilerek reçine esrar elde edilmesi de mümkündür.
- Marihuana: Kenevir bitkisine benzeyen ufak parçalara ayrılmış, ince ince kurutulmuş, kekik otu ve yeşil tütün arası kuru bir bitkidir.
- Meskalin: Fenetilamin grubundan halüsinojen bir alkaloiddir. Yapısı itibariyle, LSD gibi uyuşturucu maddelerden farklı özelliklere sahip olsa da etkileri benzer olduğundan benzer halüsinojen bir uyuşturucu madde olarak kabul edilmektedir. Peyote kaktüsünün başlıca aktif uyuşturucu maddesidir. Küçük tazemsi görünüşkü bir kaktüstür.
- LSD: LSD maddesinin açılımı “Lysergic Acid Diethylamide”dir. Halüsinasyon gördüren birçok maddeden daha güçlü bir etkiye sahiptir. LSD; kokusuz, beyaz ve tatsız olmakla birlikte sıvı veya toz halde farklı uyuşturucu maddelere emdirilmiş halde bulunabilir.
- Sentetik Kannabinoidler (Bonzai): Değişik maddelerin, labaratuvarlarda kimyasal birtakım işlemler yapılması suretiyle elde edilen uyuşturucu ve uyarıcı madde etkisi gösteren maddedir. Sentetik kannabioidlerin son dönemlerde çok fazla ilgi çekmesindeki en büyük etken esrar ile aynı reseptörlere bağlanarak kişide esrar benzeri etkiler göstermesidir. Hint keneveri kökenli maddedere göre daha güçlü etkiler göstermektedir.
TCK 191 – Satın Alma – Kabul Etme – Bulundurma – Kullanma
TCK 191’de düzenlenen suçun maddi unsurunu oluşturan hareketler, uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi kullanmak için “satın alma”, “kabul etme” veya “bulundurma” ya da maddeyi “kullanmak” biçiminde seçimlik olarak belirtilmiştir.
Suçun maddi unsurunu oluşturan hareketler seçimlik olarak sayıldığından, bunlardan yalnızca birisinin veya birkaçının bulunması, suçun oluşması bakımından önemsizdir.
Kullanmak amacıyla uyuşturucunun imal edilmesi veya bitkinin yetiştirilmesi gibi durumlar da, kastın kullanmaya yönelik olması şartıyla, bulundurma kapsamı içerisinde ele alınabilir.
- TCK 191’e göre satın alma, uyuşturucu veya uyarıcı maddenin bir bedel karşılığında başkasından devralınmasını ifade eder. Yani satın alma, uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ruhsatsız ya da ruhsata aykırı bir şekilde belirlenen bir bedel karşılığında başka birinde devranılmasıdır. Kişisel kullanım miktarında uyuşturucu madde satın alınması halinde TCK 191 kapsama girecektir. Burada suçun oluşumunda failin kastı büyük önem arz etmektedir.
- TCK 191’e göre kabul etme, uyuşturucu veya uyarıcı madde üzerinde tasarrufta bulunma olanağınının elde edilmesini ifade etmektedir.
- TCK 191’e göre bulundurma, uyuşturucu veya uyarıcı madde üzerinde fiili egemenlik ilişkinin devam ettirilmesi anlamına gelir. Bu anlamda, bulundurmanın süresi önemli değil ise de, burada kesintisiz bir suç söz konusu olduğu için, bulundurmanın belirli bir süre devam etmesi gerekir.
- TCK 191’e göre kullanmak ise icrai nitelikte bir hareketi gerekli kılmaktadır. Yani, uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi ilk defa veya birden çok defa kullanmış olmak TCK 191/3’te öngörülen güvenlik tedbirine başvurulması bakımından önem taşımadığı gibi, kullanma hareketinin bir veya birden fazla olması önemli değildir.
Yukarıdaki açıklamalarda izah edilen seçimlik hareketlerden birisinin tamamlanması ile suç tamamlanmış olmaktadır.
Maddede belirtilen hareketlerden birden fazlasının yapılması suçun niteliğinde herhangi bir değişikliği neden olmaz.
Örneğin, kullanmak için uyuşturucu maddeyi alan ve evinde bulunduran kişi, birden fazla seçimlik hareketi ihlal etmesine rağmen sadece tek suçtan cezalandırılacaktır.
Ceza Hukukuna ilişkin bir uyuşmazlıklar için hak kaybı yaşamamınız adına mutlaka uzman bir Avukat‘ın görüşünün alınması önemlidir.
TCK 191 – Kullanma Amacı
TCK 191/1’de belirtilen kullanmak için satın almak, bulundurmak, kabul etmek şeklinde fiiller failin amacı açıkça ifade edilmiş olduğu için bu suç, hareketler bakımından özel kastla işlenmektedir.
Fakat uyuşturucu veya uyarıcı maddenin kullanılması fiiline ilişkin olarak özel değil genel kast yeterlidir.
Suçun işlenmesi için saikin bir önemi olmamakla beraber kullanma fiili sadece keyif almak, sıkıntı gidermek gibi amaçlar için yapılmış olsa da suçun manevi unsuru gerçekleşmiş olacak ve fail cezalandırılacaktır.
TCK 191 – Failin Kullanma Kastının Olup Olmadığının Belirlenmesi
Yargıtay kararları incelendiğinde, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin ele geçiriliş biçimi maddenin kullanmak amacı ile mi yoksa başka bir amaç doğrultusunda mı bulundurulduğu konusunda önemli bir belirti vermektedir.
- Uyuşturucu veya uyarıcı maddenin çok küçük paketçikler halinde bulunması,
- Uyuşturucu veya uyarıcı maddenin yanında bu madde ile bulaşık halde olan maddeyi tartmaya yönelik aletlerin de (hassas tartı vb.) ele geçirilmesi,
- Uyuşturucu veya uyarıcı maddenin yanında çok sayıda bu maddeler için paketleme malzemesi (şeffaf naylon, kesilmiş kağıt vb.) ele geçirilmesi,
- Uyuşturucu veya uyarıcı maddenin yanında maddeyi preslemeye yarayan birtakım alet ve malzemelerin ele geçirilmesi,
- Uyuşturucu veya uyarıcı madde miktarının çok çeşitli olarak ele geçirilmesi.
TCK 191 – Kişisel Kullanım Miktarı
Bununla birlikte uyuşturucu veya uyarıcı maddenin miktarı da failin maddeyi bulundurma kastının belirlenmesinde önemli bir ölçüt olarak karşımıza çıkmaktadır.
Uyuşturucu veya uyarıcı maddenin kişisel kullanım miktarında olması halinde falilin kullanmak için madde bulundurduğu kabul edilebilecektir.
Tabii bu hususla birlikte kişinin ruhsal ve fiziksel hali ve davranışları, maddenin cinsi, niteliği, maddenin bulunduğu yer gibi kıstaslarla birlikte değerlendirilmesi gerekecektir.
Yargıtay bir kararında örneğin uyuşturucu veya uyarıcı maddenin niteliğine göre miktarını gözeterek kullanma amacında kalıp kalmadığını tespit etmektedir.
Örneğin, 10 gram esrarı kullanma amacında kabul ederken, 10 gram kokainin başka bir amaçla bulundurulduğunu kabul etmektedir.
Uyuşturucu veya uyarıcı maddenin her halükarda kullanma amacı ile kabul edilebilmesi için kişisel miktarında olması gerekmekle birlikte o miktarın üzerinde bulunmaması gerekmektedir.
Yargıtay “Adli Tıp Kurumu’nca esrar kullananların her defasında 1 ila 1.5 gram olmak üzere günde üç kez esrar tüketebileceklerini değerlendirmektedir. Yine esrar kullanma alışkanlığı olanların birkaç aylık ihtiyaçlarını karşılayabilecek miktarda esrar maddesini ihtiyaten yanlarında ya da kolay ulaşabilecekleri bir yerde bulundurabildikleri adli dosyalara yansıyan ve bilinen bir husustur. Buna göre esrar kullanan faillerin, olağan sayılan bu süre içerisinde kişisel olarak kullanıp tüketebilecekleri miktarın üzerinde esrar maddesi bulundurmaları durumunda, bulundurmanın kişisel kullanım amacına yönelik olmadığı kabul edilmelidir.” demiştir.
Ancak, Yargıtay bu konuda 1 yıllık kişisel kullanma miktarının ne olacağını belirtmiş iken ve bu hususa özellikle dikkat ederken artık uygulama bununla birlikte vuku bulan somut olatların özellikleri ile birlikte esas alınmasını gerekliliğini vurgulamıştır.
Örneğin; kişisel kullanım miktarında bulunan esrarın veyahut kokainin evde bulunması ile bir okul önünde veya bir eğlence mekanında ele geçirilmesi ayrı bir özellik teşkil etmektedir. Kişi bulunduğu yer itibariyle o maddeyi tüketilebilecek durumda olmadığı için kişisel kullanım miktarında kalsa bile somut olayın özelliğine göre kullanma amacı ile bağdaşmadığı için fail TCK 188/3’e göre cezalandırılabilmektedir.
Başka bir deyişle, unutulmaması gerekir ki uyuşturucu veya uyarıcı maddenin kişisel kullanım miktarında kalması failin kastının belirlenmesinde tek bir ölçüt değildir. Bu durumun varlığı somut olayın özelliklerine göre değerlendirilerek failin kastı belirlenmelidir.
TCK 191 – Nitelikli Hal
TCK 191/10 suçun belirli yerlerde işlenmesi halinde cezanın artırılacağına hükmetmiştir.
TCK 191’in nitelikli halinin mevcut olabilmesi için;
- Okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askeri ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesislerde işlenmesi,
- Okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askeri, sosyal amaçlarla toplu bulunulan bina ve tesisler ile varsa çevre duvarı tel örgü vb. engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına 200 metre yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi gerekir.
Maddede belirtilen 200 metre mesafenin nasıl tespit edileceği konusunda açık hüküm bulunmadığından içtihatlar doğrultusunda ulaşılabilirlik olgusuna dikkat etmek gerekir.
Mesafenin ölçümünde, bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen en yakın sınır esas alınmalıdır.
Ulaşılabilirlik olgusundan hareketle Yargıtay bir kararında, mesafenin mutad ulaşıma göre belirlenmesi gerektiğini belirtmiştir.
Örneğin, 200 metre mesafe ölçümünde kuşbakışı şeklinde hazırlanan olay yeri görüntülerine ve uydu fotoğrafları ile yapılan tahmine dayalı ölçümler dosyaya esas alınmaz ve bozma nedeni yapılır.
TCK 191 – Dikkat Edilecek Hususlar
Olayın özelliğine göre, failin amacının kullanmak olmadığı, ticaretini yapmak gibi başka amaçla uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi bulundurduğu, kabul ettiği, satın aldığının sabit olması halinde, manevi unsur olmadığından TCK 191’de tanımlı suç olmayacaktır.
Bu durumda özellikle TCK 188/3 kapsamında uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma suçu gündeme gelebilecektir.
Somut olayın bulguları, faile özgü özellikler, failin içinde bulunduğu duruma göre failin ticaret amacıyla mı yoksa kullanmak, kullanmak için satın almak, bulundurmak veya kabul etmek amacı taşıyıp taşımadığı yani suç kastı tespit edilmelidir.
TCK 191 uyarınca uyuşturucu veya uyarıcı maddenin kullanıldığı, bu amaçla satın alındığı, kabul edildiği veya bulundurulduğu olay tutanağı ve doktor raporu gibi somut olaya özgü suçun sübutuna ilişkin deliller ile sabit olmalıdır.
Kullanma eyleminde, kullanıma ilişkin rapor dosya içinde yer almalıdır.
Uyuşturucu madde kullanımının tespiti için failden kan ve/veya idrar örneği alınamsı gereken hallerde CMK m. 75/1 hükmüne göre; Cumhuriyet savcınının ya da mağdurun talebi ile ya da re’sen hakim veya mahkeme kararı alınmalıdır.
Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde ise cumhuriyet savcısı tarafından karar verilebilir, bu durumda, cumhuriyet savcısının kararı yirmi dört saat içinde hakim veya mahkeme onayına sunulur.
Onaylanmamış olması halinde vücuttan örnek alınmasına dair karar hükümsüz kalır ve delil olarak kullanılamaz.
Diğer yandan, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak için maddenin bulundurulması, kabul edilmesi, satın alınması başlı başına suç teşkil ettiğinden, bu eylemler için CMK 123 ve 127. maddeler uyaruınca elkoyma ve elkoymanın onaylanması için karar alınmasına gerek yoktur.
Ancak, kullanılan, kullanılmak amacıyla bulundurulan, kabul edilen, satın alınan maddenin niteliğine dair rapor mutlaka bulunmalıdır.
Diğer yandan, uyuşturucu veya uyarıcı madde hukuka uygun yöntemlerle ele geçirilmiş olmalıdır. Olayın özelliği ve maddenin bulunuş yerine göre usulüne uygun adli veya önleme kararı bulunmalı veya kişinin rızası ile teslim etmesine dayalı olarak ele geçirilmiş madde olmalıdır.
Örnek bir olayda Yargıtay, polis merkezinde yapılan üst aramasında bel kemeri ile pantolon arasında gizlenmiş yerde bulunan uyuşturucu maddenin, sanığın rızası ile verilmemesi, bulunduğu yer itibariyle kaba üst araması ile bulunamayacağı, PVSK m. 4/A’daki düzenleme uyarınca somut olayda kaba üst araması sınırlarının aşılması, ayrıca herhangi bir önleme araması kararı, adli arama kararı ve yazılı adli arama emri de bulunmaması nedeniyle aramanın hukuka aykırı olduğuna, bu nedenle sanığın eyleminin ihlal eylemi olarak kabul edilip hükme esas alınmayacağına karar vermiştir.
Bu bağlamda, önleme araması sırasında şüphe üzerine kaba üst araması yapılması mümkündür. Sanığın cüzdanında yapılan arama ise; kaba üst araması, yoklama ve kontrol niteliğinde kabul edilmemiştir.
TCK 191 – Etkin Pişmanlık Halleri
TCK 192/2 – Cezasızlık Nedeni Oluşturan Etkin Pişmanlık Durumu
Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi, resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce, bu maddeyi kimden, nerede ve ne zaman temin ettiğini merciine haber vererek suçluların yakalanmalarını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini kolaylaştırırsa hakkında cezaya hükmolunmaz.
Suç ortaya çıktıktan sonra ise bildirimde bulunması halinde TCK 192/3 hükmü uygulanabilir.
TCK 192/4 – Cezasızlık Nedeni Oluşturan Etkin Pişmanlık Durumu
TCK 192/4’e göre uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmaktan dolayı soruşturma başlatılmadan önce resmi makamlara veya sağlık kuruluşlarına başvurarak tedavi ettirilmesini isterse cezaya hükmolunmaz.
TCK 192/4’te failin bu cezasızlık nedeninden yararlanabilmesi “tedavi istenmesi” koşuluna bağlı tutulmuş, ancak bunun için, ayrıca tedavinin sonuç vermiş olması zorunluluğu aranmamıştır.
TCK 192/3 – Hafifletici Neden Oluşturan Etkin Pişmanlık Durumu
Suç haber alındıktan sonra gönüllü olarak, suçun meydana çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eden kişi hakkında verilecek ceza, yardımın niteliğine göre belli oranda indirilir.
Bu fıkra uyarınca cezanın dörtte birden yarısına kadar indirilmesi mümkündür. Bu fıkra kapsamında anlaşılması gereken ise etkin pişmanlığın en geç hüküm verilinceye kadar gerçekleşmiş olması gerektiğidir.
TCK 191 – Yargılama Aşamaları
Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanma, kullanmak için bulundurma, satın alma, kabul etme suçu özel soruşturma usulüne tabiidir.
TCK m 191/2’de bu suçlara özgü olarak kamu davasının açılmasının ertelenmesi kurumu düzenlenmiştir.
TCK 191 – Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi
TCK 191/2-ilk cümlesine göre; TCK 191/1’de tanımlanan kullanmak için uyuşturucu madde veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya daa bu maddeleri kullanmak suçundan başlatılan soruşturmada Cumhuriyet savcısı şüpheli hakkında 5 yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar vermelidir.
Kanun koyucu, bu süre içinde şüpheliye bu suçu işlemeyi bırakması ve yeniden toplum hayatına iyileşmiş bir birey olarak dönmesi için şans tanımaktadır.
O halde, TCK 191/1’de tanımlı suçun soruşturma evresinde ilk kez bu suçu işleyen şüpheli hakkında bu durumun uygulanması koşulu bulunamaktadır.
Kamu davasının açılmasının ertelenmesi uygulaması kişiye sunulan iyileşme ve bağımlılıktan kurtulma fırsatıdır. Aynı zamanda kişiye, erteleme süresini kendisine yüklenen yükümlülüklere uyarak geçirmesi ve aynı suçu bir daha işlemekten kaçınması durumunda, hakkındaki soruşturmanın TCK 191/7 uyarınca kovuşturmaya yer olmadığına dair kararla sona ermesinden faydalanma imkanını sunmaktadır.
Kamu davasının ertelenmesi kararının hukuki etkisi; 5 yıllık erteleme sürecinin başlamasıdır. Bu süreç içinde şüpheli hakkında 3’eer aylık süreler ile en fazla 1 yıl daha uzatılabilen en az 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri, bu tedbirle birlikte gerek duyulursa ayrıca denetimli serbestlik tedbiri süresinde tedavi tedbiri uygulanacaktır.
TCK 191 – Denetimli Serbestlik ve Tedavi Tedbiri Uygulaması
Kamu davasının ertelenmesi kararının usulüne uygun olarak kesinleşmesi ile başlayan erteleme süresi içinde TCK 191/3 uyarınca şüpheli hakkında en az 1 yıl süreli denetimli serbestlik tedbiri uygulanması zorunludur, tedavi tedbirine gerek duyulması halinde karar verilebilecektir.
Yani, tedavi tedbiri uygulaması TCK 191/1 kapsamında işlenen eylemin niteliği, somut olay ve faile özgü koşullara göre değerlendirilebilecektir.
Erteleme süresi yükümlülüklerinin amacı; şüphelinin uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanma alışkanlığını uygulanan tedavi ve denetimli serbestlik yükümlülükleri sayesinde bırakmasıdır.
TCK 191 – Kamu Davasının Açılması
TCK 191’e göre kamu davasının açılması farklı koşulların gerçekleşmesi halinde karşımıza çıkmaktadır.
Yükümlülük ve Tedavi Gereklerine Uymama Sebebiyle Kamu Davası Açılması
TCK 191/4-a hükmüne göre; kişinin erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi halinde hakkında kamu davası açılır.
Maddede; ancak yükümlülük veya tedavi gereklerine uygun davranmamakta ısrar edilmesi halinde kamu davası açılabileceği öngörüldüğünden her somut olayda ısrar koşulu değerlendirilmelidir. Israr koşuluna uyulmaması, TCK 191/4-a’ya göre kamu davası açılmasında şarttır.
Denetimli serbestlik ve tedavi tedbiri yükümlülüklerine uygun davranmamakta ısrar edilmesi halinde, şüpheli için açılan denetimli serbestlik dosyası kapatılarak soruşturma dosyasına eklenme üzere cumhuriyet savcılığına gönderilir. Bu durumda TCK 191/4-a koşullarının gerçekleştiğinin tespiti halinde cumhuriyet savcılığınca kamu davası açılır.
Tekrar Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Kullanma, Bulundurma, Kabul Etme veya Satın Alma Sebebiyle Kamu Davası Açılması
TCK 191/4-b ve c bentleri uyarınca erteleme süresi içerisinde şüphelinin tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi, bulundurması ya da kullanması halinde kamu davası açılacaktır.
Kanunda sayılan seçenek eylemler, ihlal eylemi olarak kabul edilmektedir.
Tekrar kullanma, kullanmak için bulundurma, satın alma veya kabul etme eylemlerinin biri ya da birkaçının denetimli serbestlik süresi içinde veya bu süre bittikten sonra kalan erteleme süresi içinde işlemesi halinin hukuki sonucu aynıdır.
Her iki durumda da kamu davası açılması için yasal şartlar gerçekleşmektedir. Sayılan ihlal eylemleri nedeniyle kamu davası açılması 5 yıllık erteleme süresini sonlandırmaktadır.
TCK 191/5 Değerlendirmesi
TCK 191/5 uyarınca erteleme süresi içinde işlenen tekrar kullanma, kullanmak için bulundurma, satın alma, kabul etme eylemleri ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma/kovuşturma konusu yapılamaz.
Yani, bu eylemler, sadece kamu davası açılmasına dayanak oluşturur, bu eylemlere dayalı olarak tekrar kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilemez.
TCK 191 – Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı Verilmesi Hali
TCK 191/7’ye göre; TCK 191/1 kapsamında suç işleyen şüpheli hakkında TCK 191/3 uyarınca verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kesinleşmesi ile başlayan 5 yıllık erteleme süresi içinde ilgilinin denetimli serbestlik tedbiri ve tedavi gereklerine uyması ve tekrar ihlal nedeni sayılan bir ihlal eylemini işlememesi halinde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilecektir.
Bu halde, soruşturma evresi bu şekilde sona erecektir.
TCK 191 Mahkeme Kararları
TCK 191 Yargıtay Kararları
Kişisel kullanım miktarında olan uyuşturucu halinde, ticarete ilişkin somut, yeterli ve kesin delil bulunmaması halinde uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan ceza verilmez.
- TCK 191
- “…Sanığın savunmasının aksine, kişisel kullanım miktarında olan suça konu esrar maddesini satma veya başkalarına verme gibi kullanma dışında bir amaç için bulundurduğuna dair kuşku sınırlarını aşan, somut, yeterli ve kesin delil bulunmadığı, sabit olan fiilinin bir bütün halinde kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu gözetilmeden atılı uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan beraati yerine yazılı şekilde hüküm kurulması,kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA…” (Yargıtay Kararı – 9. CD., E. 2015/6653 K. 2015/6727 T. 21.10.2015)
7,2 gram esrar yönünden kullanım dışında bir amaç bulundurduğunu taşıyan delil bulunmaması halinde “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi gereği uyuşturucu ticareti yapma suçundan beraate karar verilmesi gerekir.
- TCK 191
- “…Uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan hükme yönelik temyiz incelemesinde; Tüm aşamalarda yüklenen suçu inkar eden sanığın savunmasının aksine, üzerinde ele geçen kişisel kullanım miktarındaki toplam 7,2 gram uyuşturucu esrar maddesini satma veya başkalarına verme gibi kullanma dışında bir amaç için bulundurduğuna dair kuşku sınırlarını aşan, somut, yeterli ve kesin delil bulunmadığı anlaşıldığından, “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi de gözetilerek sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması, Kanuna aykırı olup, sanık müdafii ve Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA…” (Yargıtay Kararı – 9. CD., E. 2015/10023 K. 2016/120 T. 13.1.2016)
2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında kanunda öngörülen oranların altında bulunan maddeler bakımından uyuşturucu olmaya elverişli maddenin bulunmaması halinde suçun oluşmayacağının kabulü gerekir.
- TCK 191
- “…Sanığın sattığı kabul edilen ve Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulu’nun 10.05.2004 tarihli raporunda, ele geçen toplam 172 gram madde içinde net 327 miligram olduğu tespit edilen morfin ve türevi maddelerin 2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanunun 1. maddesinde öngörülen oranların altında olması nedeniyle, 5237 sayılı TCK’nın 188. maddesinde düzenlenen suçun maddi konusunu oluşturmaya elverişli uyuşturucu madde bulunmadığı ve işlenemez suç söz konusu olduğundan atılı suçun oluşmayacağı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş… sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükmün BOZULMASINA, 09.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” (Yargıtay Kararı – 10. CD., E. 2008/3482 K. 2012/34 T. 09.01.2012)
Sanığın üzerinde bulunan 10 adet tabletin “Biperidene HCI” aktif maddesini içeren yeşil reçeteye tabi Akineton isimli ilaç olduğu ve ilgili ilacın uyuşturucu ve uyarıcı maddeler arasında yer almaması nedeniyle uyuşturucu veya uyarıcı madde olarak kabul edilmesine olanak bulunmadığı.
- TCK 191
- “…Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 22/12/2010 tarihli iddianamesine konu olay nedeniyle alınan Adana Polis Kriminal Laboratuvarı’nın 23/11/2010 tarihli raporuna göre sanığın üzerinde bulunan 10 adet tabletin “Biperidene HCI” aktif maddesini içeren yeşil reçeteye tabi Akineton isimli ilaç olduğu, ”Biperidene HCI” isimli maddenin 5237 sayılı TCK’nın 188. maddesinin 4. fıkrasında, 2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi hakkında Kanun’da, 3298 sayılı Uyuşturucu Maddelerle İlgili Kanun’da, uyuşturucu maddelere dair 1961 sayılı Tek Sözleşmesi’nin 1 ve 2 numaralı cetvellerinde, 2313 ve 3298 sayılı Kanunların verdiği yetki uyarınca çıkarılan Bakanlar Kurulu kararlarında sayılan uyuşturucu ve uyarıcı maddeler arasında yer almaması nedeniyle uyuşturucu veya uyarıcı madde olarak kabul edilmesine olanak bulunmadığı, 5237 sayılı TCK’nın 188. maddesinin birinci fıkrası ile altıncı fıkrasında öngörülen suçlar saklı kalmak üzere, bu maddenin “kullanmak amacıyla bulundurulmasının” suç oluşturmayacağı, kovuşturma aşamasında mahkemece aldırılan 26/01/2011 tarihli raporda sanığın idrarında esrar bulunduğu tespit edilmişse de ayrı bir soruşturma konusu olan bu eylem hakkında açılmış bir dava bulunmadığından hüküm kurulamayacağı, bu eylem nedeniyle suç duyurusunda bulunularak ayrıca dava açıldığı taktirde hüküm kurulmasının mümkün olduğu gözetilmeksizin, unsurları oluşmayan atılı suçtan beraat yerine mahkûmiyet kararı verilmesi,Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 14/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” (Yargıtay Kararı – 10. CD., E. 2013/10907 K. 2018/1582 T. 14.2.2018)
Rivotril isimli ilacın “clonazepam” isimli maddenin uyuşturucu ve uyarıcı maddeler arasında yer almaması nedeniyle uyuşturucu veya uyarıcı madde olarak kabul edilmesine olanak bulunmadığı, bu ilacın reçeteli olarak kullanılması yada kullanmak için bulundurulmasının suç oluşturmayacağı.
- TCK 191
- “…İzmir Kriminal Polis Laboratuvarı’nın 10.02.2011 tarihli raporuna göre sanığın üzerinde ele geçirilen 3 adet tabletin “clonazepam” aktif maddesini içeren Rivotril isimli ilaç olduğu, “clonazepam” isimli maddenin 5237 sayılı TCK’nın 188. maddesinin 4. fıkrasında, 2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi hakkında Kanun’da, 3298 sayılı Uyuşturucu Maddelerle İlgili Kanun’da, Uyuşturucu Maddelere Dair 1961 sayılı Tek Sözleşmesi’nin 1 ve 2 numaralı cetvellerinde, 2313 ve 3298 sayılı kanunların verdiği yetki uyarınca çıkarılan Bakanlar Kurulu kararlarında sayılan uyuşturucu ve uyarıcı maddeler arasında yer almaması nedeniyle uyuşturucu veya uyarıcı madde olarak kabul edilmesine olanak bulunmadığı, bu ilacın receteli olarak kullanılması yada kullanmak için bulundurulmasının suç oluşturmayacağı, bu ilacın kullanılması için bulundurulması dışında temin yada ticari amaçla bulundurulmasının 5237 sayılı TCK‘nın 188. maddesinin altıncı fıkrasında öngörülen suçu oluşturabileceğinden, sanığın savunmasında Rivotril isimli ilacın İzmir Trafik Hastanesinde muayene olduğu doktor tarafından verilmesi üzerine recete ile aldığını beyan etmesi karşısında bu hususta bir araştırma yapıldıktan sonra sanığın sözkonusu eyleminin TCK’nın 188. maddesinin 6. fıkrasında düzenlenen “uyuşturucu veya uyarıcı madde etkisi doğuran maddenin ticaretini yapma” suçunu oluşturup oluşturmadığı da tartışılarak, sanığın hukukî durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma sonucu beraatine karar verilmesi,2-Mahkemenin verdiği beraat kararında, 5271 Sayılı CMK’nun 230/2. maddesine aykırı davranarak,5271 Sayılı CMK 223/2 . fıkrasında belirtilen hallerden hangisine dayandığını göstermemesi,Kanuna aykırı, Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 05.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” (Yargıtay Kararı – 20. CD., E. 2017/3203 K. 2018/572 T. 5.2.2018)
Denetimli serbestliğe ilişkin tebligatların geçersiz yapılması halinde sanığın mahkumiyetine karar verilemeceği.
- TCK 191
- “…Sanık hakkında, daha önce 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesi ve aynı Kanun’un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrası uyarınca, 191. madde hükümleri çerçevesinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” kararı verildiği, dolayısı ile hükümden önce 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesi ve aynı Kanun’un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrası uyarınca, 191. madde hükümleri çerçevesinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” kurumunun uygulanma koşulları bulunmadığı anlaşılmakla, sanığın bu suçu başka bir davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediğinin ve önceki dava sonucunun araştırılması, gerektiğinde Cumhuriyet Başsavcılığından ve Denetimli Serbestlik Müdürlüğünden suç tarihinde sanığın infazda olan başka bir tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının bulunup bulunmadığı sorulup belirlendikten sonra, işlemiş iseler 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK’nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davaların düşmesine” ve tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararı veren ilgili mahkemeye ihbarda bulunulmasına karar verilmesi; aksi halde 6545 sayılı Kanunun 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 7. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, yargılamaya devam olunarak, hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma ile hüküm kurulması,2-7201 sayılı Tebligat Kanununun 21/1. maddesine göre usulüne uygun tebliğ yapılabilmesi için, kendisine tebligat yapılacak kimse veya belirtilen maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirmesi gerektiğinden,Sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı hükmedilen denetimli serbestlik tedbirinin infazına ilişkin Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün uyarı yazısının Tebligat Kanununun 21. maddesi uyarınca sanığın son bildirdiği adresine yapılan tebliğ evrakında, muhatabın adreste bulunmama sebebinin sorulduğu ve keyfiyetin haber verildiği konuşusunun kim olduğunun (isimden imtina etmiş olsa dahi daire numarası vs gibi ayırt edici hiçbir özelliğin) belirtilmediği, bu yönüyle yapılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu anlaşıldığından, tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının infazının devamına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, sanığın mahkûmiyetine hükmolunması,3-5320 sayılı Kanun’un geçici 7. maddesi bir tasfiye maddesi olup madde bütünüyle dikkate alındığında, 6545 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra, devam eden kovuşturmalarda izlenecek yol açıkça belirtilmiş, maddenin 2. fıkrasında, hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi tedbiri uygulanmayan kişilerle ilgili olarak 191. madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verileceği emredici hüküm olarak düzenlenmiştir. 5320 sayılı Kanun’un geçici 7. maddesinin 2.fıkrasında, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinden sonra aynı zamanda denetimli serbestlik veya tedavi tedbiri uygulanacağı veya uygulanabileceğine ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiş, sadece hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi tedbiri uygulanmayan kişilerle ilgili olarak 191. madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına kararı verilmesinin zorunlu olduğu belirtilmiştir.İnegöl 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 05/06/2015 gün- 2014/302 esas ve 2015/208 sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1, 31/3 ve 62. maddeleri uyarınca 6 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 6545 sayılı Kanun’un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 7. maddesi yollaması ile 5237 sayılı Kanun’un 191. maddesi kapsamında 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, aynı zamanda sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 191/3. maddesi uyarınca 1 yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilmiştir.6545 sayılı Kanun’un 191/3. maddesindeki “Erteleme süresi zarfında şüpheli hakkında asgari bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanır. Bu süre Cumhuriyet savcısının kararı ile üçer aylık sürelerle en fazla bir yıl daha uzatılabilir. Hakkında denetimli serbestlik tedbiri verilen kişi, gerek görülmesi hâlinde denetimli serbestlik süresi içinde tedaviye tabi tutulabilir.” şeklindeki düzenleme de dikkate alınarak yukarıda açıklanan nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un geçici 7. maddesinin 2.fıkrası gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildikten sonra, aynı zamanda sanığın 5237 sayılı Kanun’un 191/3. maddesi uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına ilişkin verilen tedbir kararının gereklerine uygun davranmadığı gerekçesiyle hükmün açıklanmasına karar verilmesi,4-Sanık hakkında sonuç gün adli para cezası tayin edilirken uygulama maddesi olan TCK’nın 50/1-a, 50/3 ve 52/2. maddesi yerine TCK’nın 50/3 ve 52/2. maddesinin gösterilmesi,5-Suç tarihinde 15-18 yaş grubunda olan sanık hakkında, 5395 sayılı Kanun’un 35. maddesi uyarınca bireysel özelliklerini ve sosyal çevresini gösteren sosyal inceleme raporu alınmaması ya da alınmama gerekçesinin hükümde gösterilmemesi,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 31.05.2021 tarihinde Üye … ve Üye …’un karşı oyları ve oy çokluğu ile karar verildi…” (Yargıtay Kararı – 10. CD., E. 2020/20057 K. 2021/6529 T. 31.5.2021)
5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesi çerçevesinde karar verilen “Tedavi ve Denetimli Serbestlik Tedbiri” ve “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması” kararlarının kesinleşmesinin 6545 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra “Kamu Davası Açılmasının Ertelenmesi” kararı verilmesini engellemeyeceği.
- TCK 191
- “…Suç tarihinden önce 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin sekizinci fıkrasında, 188 inci veya 190 ıncı maddelerde tanımlanan suçlardan dolayı yapılan kovuşturma evresinde, suçun 191 inci madde kapsamına girdiğinin anlaşılması halinde, sanık hakkında “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” karar verilmesi hükme bağlanmış, 191 inci maddenin dokuzuncu fıkrasında ise “Bu maddede aksine düzenleme bulunmayan hâllerde, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin 171 inci maddesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 231 inci maddesi hükümlerinin uygulanacağı…” belirtilmiştir.Dolayısıyla sanık hakkında “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçundan dolayı açılan davada, yapılan kovuşturma sonucunda sanığın sabit olan eyleminin “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçunu oluşturduğunun anlaşılması durumunda, suç vasfındaki değişiklik nedeniyle Mahkemece 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca, “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçundan hüküm kurulma aşamasına gelindiğinde; öncelikle, 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin beşinci fıkrasının olaya tatbik kabiliyeti bulunup bulunmadığının tesbiti gerektiğinden; sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı, bu suç tarihinden önce açılmış başka bir dava veya soruşturma olup olmadığı, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilmiş olan bir kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının denetim süresi içinde işleyip işlemediğinin ve önceki dava sonucunun araştırılması, gerektiğinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğünden suç tarihinde 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı veya 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin sekizinci fıkrası gereğince verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile birlikte verilmiş ve infazda olan başka bir tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının bulunup bulunmadığı sorulup belirlendikten sonra; 6545 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesi çerçevesinde karar verilen “Tedavi ve Denetimli Serbestlik Tedbiri” ve “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması” kararlarının kesinleşmesinin 6545 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra “Kamu Davası Açılmasının Ertelenmesi” kararı verilmesini engellemeyeceği de gözetilerek;1. Sanık hakkında daha önce, aynı nitelikteki başka bir suç nedeniyle 6545 sayılı Kanun’la değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca verilmiş bir “kamu davasının açılmasının ertelenmesi” veya 5560 sayılı Kanun’la değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesi gereğince verilen tedavi ve denetimli serbestlik kararı varsa ve yargılama konusu olan suç, bu erteleme kararının ihlali niteliğinde görülüyorsa, bu suçlar 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin beşinci fıkrası gereğince soruşturma ve kovuşturma nedeni yapılamayacağından düşme kararı verilip ilgili Cumhuriyet savcılığına ihbarda bulunulmasına karar verilmesi,2. Sanık hakkında daha önce kullanmak için uyuşturucu madde satın alınması, bulundurulması ya da kullanılması suçundan 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca verilmiş “kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı” veya 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin sekizinci fıkrasına göre verilen “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı” yoksa 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin sekizinci fıkrası gereğince “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı” verilmesi gerektiğinin gözetilmesi,3. Sanık hakkında daha önce kullanmak için uyuşturucu madde satın alınması, bulundurulması ya da kullanılması suçundan 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca verilmiş “kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı” veya 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin sekizinci fıkrası gereğince “hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı” verilmiş ve bu kararların ihlali nedeniyle açılan davalardan mahkûmiyet kararı verilmiş ise bu suçlar doğrudan soruşturulması ve kovuşturulması gereken suç olacağından Yargıtay (10.) Ceza Dairesi’ nin 13.09.2023 tarihli 2021/303 Esas, 2023/7673 Karar sayılı kararında da açıklandığı üzere, yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken eksik araştırma ile hüküm kurulması hukuka aykırı bulunmuştur.V. KARARGerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle sanık ve müdafinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin, 29.03.2022 tarih ve 2021/1686 Esas, 2022/595 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, diğer yönleri incelenmeksizin, oy birliğiyle BOZULMASINA,Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi uyarınca Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 21.05.2024 tarihinde karar verildi…” (Yargıtay Kararı – 8. CD., E. 2024/12425 K. 2024/4353 T. 21.5.2024)
Sanık hakkında birden fazla kez kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilmesinin usulsüz olduğu, bu halde usulüne uygun şekilde ilk kesinleşen kararın hukuki değere sahip olacağı, erteleme kararının kesinleşme tarihine kadar aynı şüpheli/sanık tarafından kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan işlenen tüm eylemlerin tek suç olarak kabulü gerektiği.
- TCK 191
- “…1. Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) kayıtlarından yapılan incelemede sanık hakkında 28.06.2014 tarihinden önce kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan işlem yapıldığı anlaşılmakla; suç tarihinden önce 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin beşinci fıkrasının olaya tatbik kabiliyeti bulunup bulunmadığının tespiti açısından; sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı, inceleme konusu suç tarihinden önce açılmış başka bir dava veya soruşturma olup olmadığının, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında veya 6545 sayılı Kanun yürürlüğe girdikten sonra verilmiş olan bir kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı uyarınca tabi tutulduğu tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediğinin ve önceki dava sonucunun araştırılması, gerektiğinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğünden suç tarihinde sanığın infazda olan başka bir tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri kararının bulunup bulunmadığı sorulup belirlendikten sonra;a. Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında veya 6545 sayılı Kanunla değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca verilmiş bir “kamu davasının açılmasının ertelenmesi” kararının denetim süresi içinde işlemiş ve önceki suçtan mahkûmiyet kararı verilmiş ise; 6545 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin beşinci fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıca madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca “davanın düşmesine” ve tedavi ve/veya denetimli serbestlik kararı veren ilgili mahkemeye ya da kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı veren ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına ihbarda bulunulmasına karar verilmesi,b. Sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında veya 6545 sayılı Kanunla değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca verilmiş bir “kamu davasının açılmasının ertelenmesi” kararının denetim süresi içinde işlemiş değilse veya daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında veya 6545 sayılı Kanunla değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca verilmiş bir “kamu davasının açılmasının ertelenmesi” kararının denetim süresi içinde işlemiş ve önceki suçtan mahkûmiyet dışında bir hüküm verilmiş ise; bu suç nedeniyle 6545 sayılı Kanunla değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile birlikte, tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmış olan sanık hakkında 6545 sayılı Kanunla değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin dördüncü fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde gösterilen dava açma şartlarının gerçekleştiğinin sabit görülmesi halinde yargılamaya devam olunarak, suç tarihi itibariyle 6545 sayılı Kanunla değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesi hükümleri çerçevesinde bir karar verilmesi, gerekirken eksik araştırma ile hüküm kurulması,2. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sisteminde (UYAP) ve adli sicil kaydından yapılan incelemede; sanığın 20.06.2014 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma eylemi nedeniyle 17.07.2014 tarihinde kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verildiği, sanığın yükümlülüklerine uymaması nedeniyle 09.01.2015 tarihli iddianame ile hakkında kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucu Kayseri 2. Çocuk Mahkemesinin 21.05.2015 tarihli ve 2015/56 Esas, 2015/440 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği, kararın itiraz edilmeden 29.05.2015 tarihinde kesinleştiği anlaşılmakla,Sanık hakkında birden fazla kez kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilmesinin usulsüz olduğu, bu halde usulüne uygun şekilde ilk kesinleşen kararın hukuki değere sahip olacağı, erteleme kararının kesinleşme tarihine kadar aynı şüpheli/sanık tarafından kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan işlenen tüm eylemlerin tek suç olarak kabulü gerektiği, 5237 sayılı Kanun’un 61 inci maddesi kapsamında temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşılmasının gerekeceği, erteleme kararının kesinleşmesinden sonra işlenen kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunun ise, 5237 sayılı Kanun’ un 191 inci maddesinin dördüncü fıkrası kapsamında ihlal sebebi olarak sayılarak aynı maddenin beşinci fıkrası uyarınca ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılamayacağı, bu ihlalden sonra işlenen kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçlarının soruşturma ve kovuşturma konusu olabileceği, ancak iddianame düzenlenmeden aynı suçtan işlenen eylemlerin ise 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesi kapsamında zincirleme suça esas alınması gerektiği, bu kapsamda belirtilen Kayseri 2. Çocuk Mahkemesinin 21.05.2015 tarihli ve 2015/56 Esas, 2015/440 Karar sayılı dosyasının aslı yada onaylı örneği dosya arasına alınarak, kanun yararına bozma yoluna başvurulabileceği de gözetilmek suretiyle, sanığın eylemlerinin tek suç, iki ayrı suç, ihlal sayılan eylem ya da zincirleme suç oluşturup oluşturmadığı tartışılıp değerlendirildikten sonra karar verilmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile hüküm kurulması nedeniyle hukuka aykırılık görülmüştür.V. KARARGerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle sanık müdafiinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesinin, 10.01.2023 tarihli ve 2021/2265 Esas, 2023/22 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, diğer yönleri incelenmeksizin, oy birliğiyle BOZULMASINA,Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 21.05.2024 tarihinde karar verildi…” (Yargıtay Kararı – 8. CD., E. 2024/12426 K. 2024/4356 T. 21.5.2024)
Sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı hükmedilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına ilişkin Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün çağrı yazısının karardaki adresten iade edilmesi üzerine 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35 inci maddesine göre tebliğ edildiği ve usule uygun tebliğ yapılmadığı anlaşılmakla; tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının infazının devamına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, sanığın mahkûmiyetine hükmolunması bozmayı gerektirir.
- TCK 191
- “…A. Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının, 18.03.2011 tarihli iddianamesi ile sanık hakkında; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 54 üncü ve 53 üncü maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.B. Küçükçekmece 6. Sulh Ceza Mahkemesinin, 02.05.2011 tarihli ve 2011/53 Esas, 2011/20 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası gereği tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilmiştir. Kararın 10.05.2011 tarihinde kesinleşmesi üzerine, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı için dosya Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderilmiştir.C. Sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gerektirdiği yükümlülüklere uymadığının bildirilmesi üzerine dosya yeniden ele alınarak yapılan yargılama sonucunda, Küçükçekmece 6. Sulh Ceza Mahkemesinin, 15.11.2012 tarihli ve 2011/53 Esas, 2011/20 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan lehine olan 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası, aynı Kanun’un 62 nci maddesi ve 53 üncü maddesi uyarınca hükmedilen 10 ay hapis cezasının, 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin beşinci fıkrası ve sekizinci fıkrası uyarınca açıklanmasının geri bırakılmasına ve sanığın beş yıl süre ile denetim süresine tabi tutulmasına karar verilmiştir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, 31.12.2012 tarihinde itiraz edilmeksizin kesinleşmiştir.D. Sanığın denetim süresi içinde 14.12.2013 tarihinde işlediği suçtan Edremit 5. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 2014/1028 Esas, 2016/136 Karar sayılı mahkûmiyet kararının kesinleştiğinin ihbar olunması üzerine dosya yeniden ele alınarak yapılan yargılama sonucunda Küçükçekmece 19. Asliye Ceza Mahkemesinin, 30.06.2016 tarihli ve 2016/328 Esas, 2016/647 Karar sayılı kararı ile 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin on birinci fıkrası uyarınca hüküm açıklanarak sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası, aynı Kanun’un 62 nci ve 53 üncü maddeleri uyarınca 10 ay hapiscezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.II. TEMYİZ SEBEPLERİTemyiz sebepleri özetle; sanık 26.07.2016 tarihli dilekçesi ile dosyayla ilgili kendisine herhangi bir tebligatın ulaşmadığını beyan ederek temyiz talebinde bulunmuştur.III. OLAY VE OLGULAR (İlk Derece Mahkemesinin Kabulü)”Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 18/03/2011 tarih ve 2011/5622 Esas sayılı iddianamesi ile sanığın üzerine atılı Kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde satın almak suçundan TCK 191/1 maddesi uyarınca cezalandırılması talebi ile kamu davası açılmıştır. Sanık savunmasında, Olay günü yapılan aramada ele geçen uyuşturucu maddenin kendisine ait olduğunu 1,5 ay öncesine kadar uyuşturucu madde kullandığını beyan etmiştir. İddia, sanık savunması, el koyma tutanağı ekspertiz raporu ve tüm dosya kapsamına göre olay günü sanığın üzerinden esrar maddesi çıktığı, sanığın da esrar kullandığını ikrar ettiği ” gerekçesiyle mahkûmiyetine karar verildiği, görülmüştür.IV. GEREKÇEKabul edilebilir bir temyiz başvurusu üzerine yapılan inceleme neticesinde;1. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun (7201 sayılı Kanun) 10 uncu maddesinin ikinci fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, öncelikle bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, aynı Kanun’un 21 inci maddesinin birinci fıkrasına göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun’un 21 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata aynı Kanun’un 23 üncü maddesinin bir ila sekizinci fıkraları ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’in 16 ıncı maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21 inci maddesi 2 inci fıkrasına göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin, sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı hükmedilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına ilişkin Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün çağrı yazısının karardaki adresten iade edilmesi üzerine 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35 inci maddesine göre tebliğ edildiği ve usule uygun tebliğ yapılmadığı anlaşılmakla; tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının infazının devamına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, sanığın mahkûmiyetine hükmolunması,2. Hükümden önce 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesi ve aynı Kanun’un 85 inci maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesi sanık lehine hükümler içermekte olup, öncelikle; 6545 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin beşinci fıkrası ve aynı Kanun’un 85 inci maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesinin olaya tatbik kabiliyeti bulunup bulunmadığının tesbiti açısından, sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı bu suç tarihinden önce açılmış başka dava olup olmadığının, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediğinin ve önceki dava sonucunun araştırılması, gerektiğinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğünden suç tarihinde sanığın infazda olan başka bir tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının bulunup bulunmadığı sorulup belirlendikten sonra;a) Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemişse, 6545 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin beşinci fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca “davanın düşmesine” ve tedavi ve/veya denetimli serbestlik kararı veren ilgili mahkemeye ihbarda bulunulmasına karar verilmesi,b) Sanık hakkında aynı suçtan açılmış başka dava yoksa veya sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değilse veya daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ve önceki suçtan mahkûmiyet dışında bir hüküm verilmiş ise, bu suç nedeniyle doğrudan tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmış olan sanığın, yükümlülüklerini ihlal ettiğinin sabit görülmesi halinde hakkında, 6545 sayılı Kanun’un 85 inci maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 7 nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca, yargılamaya devam olunarak, suç tarihi itibarıyla, 5560 sayılı Kanun’la değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesi çerçevesinde bir karar verilmesi, gerekirken eksik araştırma ile hüküm kurulması,3. Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının “bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası” olarak belirlendiği; hükümdensonra yürürlüğe giren 5271 sayılı Kanun’un 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun’un 24 üncü maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan “Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun’un geçici 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “01.01.2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas, 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile, “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresinin, aynı bentte yer alan “… basit yargılama usulü…” yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, 5271 sayılı Kanun’da yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre; “mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, 5237 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ile 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun, “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,4. Hükümden önce 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı hükmü ile 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi ve 7242 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinde yapılan değişiklikler nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,Nedenleriyle hukuka aykırılık görülmüştür.V. KARARGerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Küçükçekmece 19. Asliye Ceza Mahkemesinin, 30.06.2016tarihli ve 2016/328 Esas, 2016/647 Karar sayılı kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,27.12.2023 tarihinde karar verildi…” (Yargıtay Kararı – 10. CD., E. 2021/4056 K. 2023/11732 T. 27.12.2023)
TCK 191 – Bölge Adliye Mahkemesi Kararları
Sanık hakkında TCK 191.maddeye dayalı kamu davası açılabilmesi için TCK 191-4 veya 191-6 maddesindeki şartların oluşması gerekecektir.
- TCK 191
- “…İstinaf başvurusunun reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;İlk Derece Mahkemesince verilen hükümlere karşı istinaf yoluna başvurulmakla, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:Uyuşturucu madde kullanma ve bulundurma suçlarına ilişkin olarak 6545 sayılı Kanunun 68.maddesiyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 191. Maddesi değiştirilmiş ve 28.06.2014 tarihinde resmi gazete yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.Bu tarihten sonra işlenecek suçlarda artık Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından verilmiş Kamu Davasının Ertelenmesi Kararı bulunmadan doğrudan dava açılmayacaktır.Sanık hakkında TCK 191.maddeye dayalı kamu davası açılabilmesi için TCK 191-4 veya 191-6 maddesindeki şartların oluşması gerekecektir.Madde 191- (Değişik: 18/6/2014 – 6545/68 md.)(1) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.(2) Bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın, beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir. Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarır.(3) Erteleme süresi zarfında şüpheli hakkında asgari bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanır. Bu süre Cumhuriyet savcısının kararı ile üçer aylık sürelerle en fazla bir yıl daha uzatılabilir. Hakkında denetimli serbestlik tedbiri verilen kişi, gerek görülmesi hâlinde denetimli serbestlik süresi içinde tedaviye tabi tutulabilir.(4) Kişinin, erteleme süresi zarfında;a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi,b) Tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması,c) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması,hâlinde, hakkında kamu davası açılır.(5) Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.TCK 191-4 maddesindeki davanın şartları1-Sanık hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından verilmiş bir Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi Kararı (KDAE kararı ) bulunmalı ,2-Bu kararın sanığa tebliğ edilmesi ve subut yönüden Sulh Ceza Mahkemesine itiraz hakkının tanınması3-KDAEK kararının kesinleştirilerek Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğüne gönderilmesi4-Sanığa denetim planının usulen tebliğ edilmesi5-Sanığın denetime riayet etmemesi durumunda uyarılmasına karar verilmesi6-Uyarı kararının sanığa usulen tebliğ edilmesi ,7-Sanığın uyarıya rağmen denetime gitmemesi veya denetimi ihlal etmesi8-Yada sanığın KDAEK kararının kesinleşmesinden sonra yeniden tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması veya kullanması gerekcektir.Bu nedenle hazırlık dosyasında iddianamede ve dava dosyasında gerekçeli kararda1-Sanık hakkında Cumhuriyet Başsavcıılığı tarafından verilmiş bir KDAE kararı bulunup bulunmadığının araştırılması2- İddianamede temel alınan KDAE kararının dosyaya getirtilmesi ve tarih ve numarasının gösterilmesi ,tebliğine ilişkin evrakın da incelenerek tebliğin usulen yapılıp yapılmadığına bakılması ,tebliğ usule aykırı ise dava açılmadan önce eksikliğin giderilmesi3-Sanık hakkında uyaptan hakkında daha önceden açılmış açık ve kapalı dosyaları gösteren suç raporlarının getirtilerek dosyaya konulması ve incelenmesi ,eylemin KDAE kararının ihlalili kapsamında kalıp kalmadığının ,TCK 43 veya TCK 44 kapsamında kalıp kalmadığınnı tespiti4- Sanık hakkında verilmiş ilk KDAE kararının geçerli olacağına dikkat edilmesi5- Subuta yönelik delillerin , arama kararı , uyuşturucu madde raporu tanık ifadelerinin iddiname ve gerekçeli kararda gösterilmesi ve tartışılmasıBu halde düzenlenen iddianame ve dava 191-4 maddeye dayalı olacak ve her bir olayda suçun yasal unsurları incelenerek ,suçun subutu uyuşturucu madde raporu alınıp alınmadığı incelenecektir.Suçun yasal unsurlarını ispata yönelik tüm deliller ve evraklar mutlaka hazırlık dosyasına eklenecektir.(Arama Kararı, KDAE kararı , uyuşuturucu madde raporları)Yargıtay 20.Ceza Dairesinin içtihatları doğrultusunda TCK 191-4 maddesine dayalı açılan iddianamede iddianame tanzim tarihine kadar ki tüm eylemler tek suç oluşturucağından bu davalarda TCK 43. madde hükümleri uygulanmayacaktır.Yine bu davada suç tarihinin ilk eylem tarihi olduğu da dikkate alınmalıdır .191-4 maddesine dayalı açılan davanın iddanamesi düzenlendikten sonra sanığın yeni bir uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurması kullanması veya satın alınması halinde 191-6 maddesine göre ayrıca KDAE kararı verileyecek doğrudan iddianame düzenlenecektir.TCK 191/6(6) Dördüncü fıkraya göre kamu davasının açılmasından sonra, birinci fıkrada tanımlanan suçun tekrar işlendiği iddiasıyla açılan soruşturmalarda ikinci fıkra uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilemez.(7) Şüpheli erteleme süresi zarfında dördüncü fıkrada belirtilen yükümlülüklere aykırı davranmadığı ve yasakları ihlal etmediği takdirde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir.TCK 191-6 maddesine göre açılan davanın şartları;1-TCK 191-4 maddesine göre daha önceden KDAE kararının ihalil nedeniyle açılmış bir davanın bulunması (Buna ilişkin iddanamede dosya numarasının gösterilmesi ,davanın onaylı örneklerinin, KDAE kararı , ve iddianamesinin getirtilerek denetime olanacak verecek şekilde hazırlık evrakına eklenmesi )2- TCK 191/6 maddesine göre dava açılabilmesi için suç tarihinin mutlaka temel alınan TCK 191-4 maddesindene göre açılan iddianame tarihinden sonra olması3-TCK 191-4 maddesindeki dava dosyasının sonucunun beklenmesi ve kararın kesinleşmesi gerekecektir.TCK 191-6 maddesine göre açılan davada sanığın uyap kayıtlarından hakkında açılan davalar ve yürütülen soruşturmalar incelenerek , eylemin önceki KADE kararı verilen davanın iddianame tarihinden sonra işlenip işlenmediği ,bu davanın ihlalil kapsamında kalıp kalmadığı ,TCK 191-6 maddesine göre açılan davada TCK 43. Maddesinin uygulanması ihtimali bulunduğundan ,TCK 191-4 maddesine göre düzenlenen ilk iddianame tarihinden sonra işlenen yeni uyuşuturucu ve uyarıcı kullanma eylemlerinde ikinci iddianame düzenlenene kadarki tüm eylemler TCK 43. Maddesi kapsamında kalacağından bu hususların araştırılması da gerekecektirÜzerinde durulması gereken bir konuda 28.06.2014 tarihinden sonra işlenen uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurması kullanması veya satın alma eyleminin bu tarihten önce, yasanın eski haline göre 31.03.2011 gün ve 6217 sayılı kanunun 20. madesiyle değişik verilmiş tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin ihlali kapsamında kalması durumundaYargıtay 10.Ceza Dairesinin 2017-3124 esas ve 2019-4099 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere ;Sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı bu suç tarihinden önce açılmış başka dava olup olmadığı, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediğinin ve önceki dava sonucunun araştırılması, gerektiğinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğünden suç tarihinde sanığın infazda olan başka bir tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının bulunup bulunmadığı sorulup belirlendikten sonra;Sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ve önceki suçtan mahkûmiyet kararı verilmiş ise, 6545 sayılı Kanunun 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK’nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine” , karar verilmesi ve ihbarda bulunulması gerekecektirSomut olayda sanık hakkında,Sanığın adli sicil kaydı ve UYAP sistemine kayıtlı dosyaları incelendiğinde, 30/06/2015 tarihli uyuşturucu kullanma suçundan 08/08/2016 tarihinde KDAE kararı verildiği, sanığın denetimli serbestlik tedbirine uygun davranmaması ve 02/09/2016 tarihinde yeni bir uyuşturucu kullanma suçu işlenmiş olması sebebiyle, 12/01/2017 tarihli iddianame ile TCK’nun 191/4. Maddesi kapsamında dava açıldığı, mahkumiyet kararı verildiği, kararın 06/09/2017 tarihinde kesinleştiği, istinaf incelemesine konu suç tarihinin 01/07/2015 olduğu, sanık hakkında 08/08/2016 tarihinde verilen KDAE kararından önce işlendiği ve dolayısıyla KDAE kararı kapsamında ertelenmiş kabul edilmesi gerektiği, sanık hakkında KDAE kararının ihlali üzerine TCK’nun 191/4. Maddesi kapsamında açılan davada sanığın mahkumiyetine karar verildiği ve sanık hakkında eylemin niteliği gereği TCK’nun 191/4. Maddesinden ancak 1 kez dava açılabileceği, işbu davada davaya konu eylemin erteleme kapsamında kalması, sanık hakkında KDAE kararına konu suçtan TCK’nun 191/4. Maddesi kapsamında dava açılıp yargılanmış olması karşısında eylemin, TCK’nun 191/6. Maddesi kapsamında müstakil uyuşturucu kullanma suçuna vücut vermediği, aynı mahiyetteki eylemi nedeniyle zaten cezalandırıldığı, davaya konu eyleminden dolayı da yeniden KDAEK verilemeyeceği, davanın 191/6. Maddesi kapsamında açılmış kabul edilebilmesi için TCK’nun 191/4. Maddesi kapsamında 16/01/2017 tarihli iddianame ile açılan davadan sonra eylemin gerçekleşmiş olmasının gerektiği, bu durumda davaya konu eylem için dava şartı gerçekleşmediğinden, davanın CMK’nun 223/8-1. Cümle maddesi gereğince Düşürülmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde Mahkumiyet hükmü tesisi hukuka aykırı olup,Bu aykırılıkCMK’nun 280/1-a -son cümle ve 303/1-a bendi uyarınca düzeltilebilir nitelikte bir yanılgı olduğundan,İlk Derece Mahkemesince verilen kararın hüküm fıkrasındaki mahkumiyete ilişkin hükümlerin hüküm fıkrasından tamamen ve tüm sonuçlarıyla çıkarılarak, yerine;”Sanığın adli sicil kaydı ve UYAP sistemine kayıtlı dosyaları incelendiğinde, 30/06/2015 tarihli uyuşturucu kullanma suçundan 08/08/2016 tarihinde KDAE kararı verildiği, sanığın denetimli serbestlik tedbirine uygun davranmaması ve 02/09/2016 tarihinde yeni bir uyuşturucu kullanma suçu işlenmiş olması sebebiyle, 12/01/2017 tarihli iddianame ile TCK’nun 191/4. Maddesi kapsamında dava açıldığı, mahkumiyet kararı verildiği, kararın 06/09/2017 tarihinde kesinleştiği, istinaf incelemesine konu suç tarihinin 01/07/2015 olduğu, sanık hakkında 08/08/2016 tarihinde verilen KDAE kararından önce işlendiği ve dolayısıyla KDAE kararı kapsamında ertelenmiş kabul edilmesi gerektiği, sanık hakkında KDAE kararının ihlali üzerine TCK’nun 191/4. Maddesi kapsamında açılan davada sanığın mahkumiyetine karar verildiği ve sanık hakkında eylemin niteliği gereği TCK’nun 191/4. Maddesinden ancak 1 kez dava açılabileceği, işbu davada davaya konu eylemin erteleme kapsamında kalması, sanık hakkında KDAE kararına konu suçtan TCK’nun 191/4. Maddesi kapsamında dava açılıp yargılanmış olması karşısında eylemin, TCK’nun 191/6. Maddesi kapsamında müstakil uyuşturucu kullanma suçuna vücut vermediği, aynı mahiyetteki eylemi nedeniyle zaten cezalandırıldığı, davaya konu eyleminden dolayı da yeniden KDAEK verilemeyeceği, davanın 191/6. Maddesi kapsamında açılmış kabul edilebilmesi için TCK’nun 191/4. Maddesi kapsamında 16/01/2017 tarihli iddianame ile açılan davadan sonra eylemin gerçekleşmiş olmasının gerektiği, bu durumda davaya konu eylem için dava şartı gerçekleşmediğinden, davanın CMK’nun 223/8-1. Cümle maddesi gereğince DÜŞÜRÜLMESİNE,Yargılama giderlerinin kamu üzerinde bırakılmasına,”Hükümleri getirilerek,İlk Derece Mahkemesi kararının bu şekilde CMK’nun 280/1-a son cümle gereğince, DÜZELTİLEREK İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE09/03/2020tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi…” (Gaziantep BAM, 12. CD., E. 2018/2426 K. 2020/399 T. 9.3.2020)
6545 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191/1. maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen soruşturma sonucunda, kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin karar verilerek, erteleme süresi içerisinde anılan maddenin 4. fıkrasında belirtilen koşulların bir veya birkaçının ihlal edilmesi durumunda ilgili hakkında kamu davasının açılması gerektiği.
- TCK 191
- “…Yerel mahkemece verilen hükümlere karşı istinaf yoluna başvurulmakla, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:CMK’nın 279. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonunda; dairenin görev ve yetkisi, başvuranın hakkı, başvuru süresi ve yasa yolunun açıklığı yönünden sanığın istinaf başvurusunun kabul edilebilir olduğuna ve esas hakkında inceleme yapılmasına karar verilerek aynı yasanın 280. maddesi gereği başvurunun esası hakkındaki inceleme sonunda;6545 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191/1. maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen soruşturma sonucunda, kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin karar verilerek, erteleme süresi içerisinde anılan maddenin 4. fıkrasında belirtilen koşulların bir veya birkaçının ihlal edilmesi durumunda ilgili hakkında kamu davasının açılması gerektiği, aynı maddenin 6. fıkrasında da, “Dördüncü fıkraya göre kamu davasının açılmasından sonra birinci fıkrada tanımlanan suçun tekrar işlendiği iddiasıyla açılan soruşturmalarda ikinci fıkra uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilemez.” şeklinde düzenleme bulunduğu,Somut olayda ise, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının 28/01/2019 tarih ve 2019/6876 soruşturma nolu iddianamesi ile sanığın daha önce 04/10/2016 suç tarihli eylemi nedeniyle Fethiye Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/9841 soruşturma nolu dosyasında 10/10/2016 tarihinde kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verildiği, yükümlülük ihlali nedeniyle de 07/04/2017 tarihli iddianame ile Fethiye 6. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı gerekçesiyle TCK’nın 191/6. maddesi uyarınca doğrudan kamu davası açıldığı anlaşılmış ise de; TCK’nın 191/6. maddesi uyarınca doğrudan kamu davası açılabilmesi için iddianamenin düzenlendiği tarihte, sanığın daha önceki eylemi nedeniyle halen hukuki geçerliliğini koruyan bir kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının bulunması gerektiği, oysa iddianameye dayanak yapılan 04/10/2016 suç tarihli eylem nedeniyle Fethiye 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/129 Esas, 2017/270 Karar sayılı hükümlülük kararının, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin 06/07/2018 tarih ve 2017/3027 Esas, 2018/1232 Karar sayılı kararı ile hüküm kaldırılarak sanığın beraatine, 06/01/2017 tarihli eylemi nedeniyle suç duyurusunda bulunulmasına karar verildiği ve beraat hükmünün iddianame tarihinden önce 18/09/2018 tarihinde kesinleştiği, 06/01/2017 tarihli eylem nedeniyle de Fethiye Cumhuriyet Başsavcılığının 12/09/2019 tarih ve 2018/182 soruşturma nolu kararı ile yeniden kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verildiği ve halen derdest olduğunun anlaşıldığı, bu nedenle iddianame tarihinde hukuki geçerliliğini koruyan bir kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının varlığından söz edilemeyeceği ve bu şekilde kovuşturma şartının oluşmadığı anlaşıldığından, CMK’nın 223/8-2. maddesi uyarınca “durma” kararı verilip, Cumhuriyet Başsavcılığına ihbarda bulunularak 2018/182 soruşturma nolu dosya ile birlikte değerlendirilip kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilmesinin sağlanması ve verilen tedavi ve denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenmesi gerektiği gözetilmeden, yargılamaya devamla sanığın hükümlülüğüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan,Sanığın istinaf başvurusu bu yönden yerinde görülerek CMK’nın 280/1-f. maddesi gereğince HÜKMÜN BOZULMASINA,Dair, CMK’nın 286/1. maddesi uyarınca kesin olarak verilen karar doğrultusunda yeniden değerlendirme yapılmak üzere dosyanın hükmü bozulan ilk derece mahkemesine gönderilmesine 30/09/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi…” (Antalya BAM, 5. CD., E. 2019/2516 K. 2020/1269 T. 30.9.2020)
Avucunda sakladığı çorabın içerisinde 2 fişek halinde net 0,1 gram ağırlığında uyuşturucu eroin maddesinin ele geçirildiğinin…suça konu uyuşturucu maddenin kullanım sınırları içinde olması, sanığın daha önce uyuşturucu madde kullanma suçundan verilmiş mahkumiyetinin bulunması ve sanığın bunu kullanma amacı dışında bulundurduğuna dair delil bulunmaması sebebiyle eyleminin kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurmak ve ceza evinde yasak eşya bulundurmak suçlarını oluşturduğu…
- TCK 191
- “…Suç tarihinde Antalya Açık Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunan sanık K1’ın ortak yaşam alınında bulunması gereken saat 15 sıralarında kaldığı koğuşa gitmesinden şüphelenen görevlerinin koğuş odasına giderek sanığın yatak, dolap ve üst aramasını yaptıklarında, sanığın elinde tuttuğu çorabın içinde 2 fişek halinde net 0,1 gr ağırlığında uyuşturucu eroin maddesini tespit ederek el koymuşlardır. Bu eylemi sebebiyle sanık hakkında ceza evine yasak eşya sokmak suçundan 05/09/2019 tarihli iddianame ile kamu davası açılarak yapılan yargılaması sonucunda TCK’nın 297/1 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve cezanın 2. kez mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine dair karar verildiği, Cumhuriyet savcısının ise sanığın cezasında TCK’nın 297/1-2 cümle maddesi uyarınca artırım yapılması gerektiğinin gözetilmemesi sebebiyle sanık aleyhine istinafa başvurduğu tespit edilmiştir.Sanık infaz koruma memurlarınca alınan savunmasında;uyuşturucu madde bağımlısı olduğunu ve uyuşturucu maddeyi tanımadığı bir hükümlüden kullanmak amacıyla aldığını beyan etmişken daha sonraki savunmalarında ise uyuşturucu maddenin kendisine ait olmadığını belirtmiştirSanığın adli sicil ve uyap suç kaydı bilgileri incelendiğinde; 20/09/2016 tarihinde işlediği kullanmak amacıyla uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurmak veya kullanmak suçundan dolayı hakkında kamu davası açılmasının ertelenmesi kararı verilmesine rağmen tedbire uymaması sebebiyle hakkında kamu davası açılarak Antalya 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/310 esas ve 2010/510 esas sayılı kararı ile mahkumiyetine karar verildiği ve hükmün kesinleştiği, bu sebeple sanık hakkında kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı doğrudan kamu davası açılması şartlarının mevcut olduğu tespit edilmiştir. Buna göre atılı eylem sebebiyle sanık hakkında TCK’nın 44. maddesi atfıyla TCK’nın 191/1, 2971 ve 297/1-2 cümle maddeleri uyarınca hem kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurmak suçundan hem de ceza evinde yasak eşya bulundurmak suçundan kamu davası açılması gerekirken sadece ceza evine yasak eşya sokmak suçundan kamu davası açılması, yapılan yargılaması sonucunda sanığın TCK’nın 297/1 maddesi uyarınca tespit edilen cezasında, suça konu eşyanın uyuşturucu madde olması sebebiyle TCK’nın 297/1-2. cümle maddesi uyarınca artırım yapılmaması ve mahkemece ikinci kez tekerrüre esas alınan ilamın sehven kesinleştirilmiş ancak daha sonra hüküm tarihinden önce Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Ceza Dairesinin 15/04/2019 tarih ve 2019/703 esas 2019/1294 karar sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmesi sebebiyle tekerrüre esas alınamayacağı, onun yerine yine ikinci kez tekerrüre esas olan Antalya 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/583 esas 2018/644 karar sayılı ilamının esas alınması gerektiğinin gözetilmemesinin usul ve yasaya aykırı, istinaf başvurusunun bu yönden yerinde olduğu anlaşıldığından sanık hakkındaki mahkumiyet kararının ortadan kaldırılmasına,Buna göre; suç tarihinde Antalya Açık Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunan sanığın, şüphe üzerine görevlilerce yapılan kontrolünde avucunda sakladığı çorabın içerisinde 2 fişek halinde net 0,1 gram ağırlığında uyuşturucu eroin maddesinin ele geçirildiğinin tutanak içeriği ve istinaf aşamasında dinlenen tanık beyanları ile sabit olduğu, sanığın uyuşturucu maddenin kendisinde ele geçmediği şeklindeki savunmasının suçtan kurtulmaya yönelik olduğu değerlendirilmiştir. Suça konu uyuşturucu maddenin kullanım sınırları içinde olması, sanığın daha önce uyuşturucu madde kullanma suçundan verilmiş mahkumiyetinin bulunması ve sanığın bunu kullanma amacı dışında bulundurduğuna dair delil bulunmaması sebebiyle eyleminin kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurmak ve ceza evinde yasak eşya bulundurmak suçlarını oluşturduğu, TCK’nın 191/1 ve 297/1 maddelerinde düzenlenen her iki eylem için öngörülen cezanın 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası olması sebebiyle ayrı ayrı uygulama yapılması durumunda sonuç cezanın değişmeyeceği, aynı olacağı anlaşıldığından; Dairemizce sanığın ek savunması alınmış ise de; sanık hakkında infaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokma suçundan hüküm kurularak, atılı suçtan eylemine uyan TCK’nın 297/1. maddesi uyarınca cezalandırılmasına, suça konu eşyanın uyuşturucu madde olması sebebiyle cezasında TCK’nın 297/1-2. cümle maddesi uyarınca yarı oranında artırım yapılmasına, sanık hakkında hükmolunan cezanın geleceği üzerindeki olası etkileri lehine takdiri indirim sebebi kabul edilerek cezasında TCK’nun 62/1. maddesi gereğince indirim yapılmasına, sanığın ikinci kez tekerrüre esas adli sicil kaydının bulunması sebebiyle cezasının ikinci kez mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine dair aşağıda yazılı şekilde karar verilmiştir.HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;Sanık K1hakkında infaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokmak suçundan verilen mahkumiyet kararı için sanık aleyhine Cumhuriyet savcısı tarafından yapılan istinaf başvurusuna ilişkin inceleme ve yargılama sonucunda; sanığın savunması doğrultusunda mümzi tanıkların dinlenmeyerek sanığın savunma hakkının kısıtlanması, kabule göre de sanıkta ele geçen yasak eşyanın uyuşturucu madde olmasına rağmen cezasında TCK’nın 297/1-2 cümle maddesi uyarınca artırım yapılmaması ve karar tarihinden önce infazı durdurulup istinaf ceza dairesince bozulmasına dair karar verilmiş hükmün tekerrüre esas alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşıldığından; isitnaf başvurusunun kabulü ile sanık hakkında Antalya 9. Ceza Mahkemesince verilen 29/11/2019 tarih ve 2019/25 E. 2019/94 K. Sayılı mahkumiyet kararının CMK’nın 280/2 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA,Sanık K1’ın bir fiil ile işlediği sübuta ereninfaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokmak ve kullanmak amacıyla uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurmak suçları için TCK’nın 44. maddesinde düzenlenen fikri içtima kuralları gereğince en ağır cezayı gerektiren suçtan hüküm kurulması gerektiğinden, eylemlerin düzenlendiği TCK’nın 191/1 ve 297/1 maddelerinde ön görülen cezaların nitelik ile alt ve üst sınırlarının aynı olması dikkate alınarak sanığıninfaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokmak suçundan suçundan eylemine uyan TCK’nın 297/1. maddesi uyarınca suçun işleniş biçimi, sanığın kastının yoğunluğu ile suçun işlendiği yer ve zaman dikkate alınarak taktiren 2 YIL HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,Suça konu yasak eşyanın bulundurulması ayrı bir suç teşkil ettiğinden sanığın cezasında TCK’nın 297/1-2 cümle maddesi uyarınca yarı oranında artırım yapılarak sanığın3 YIL HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,Yasal şartları oluşmadığından sanık hakkında TCK’nın 297/4 maddesinin uygulanmasına yer olmadığına,Sanık hakkında hükmolunan cezanın geleceği üzerindeki olası etkileri lehine takdiri indirim sebebi kabul edilerek cezasında TCK’nun 62/1. maddesi gereğince takdiren 1/6 oranında indirim yapılarak sonuçta 2 YIL 6 AY HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINAAnayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli iptal kararından sonra oluşan durumuna göre, sanık hakkında, TCK’nın 53. maddesinin 1 ve 2. fıkraları ile 3. fıkrasının birinci cümlesinin uygulanmasına,Sanık hakkında Antalya 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/583 Esas 2018/644 Karar sayılı ilamı ile hükmolunan, 28/06/2019 tarihinde kesinleşen 1 yıl 8 ay hapis cezası hükümlülüğünün tekerrüre esas oluşturduğu ve tekerrüre esas alınan bu hükümlülüğünde de TCK’nın 58. maddesi uyarınca tekerrür hükümlerinin uygulandığı anlaşıldığından sanık hakkında hükmolunan cezanın TCK’nın 58/6-7 ve 5275 sayılı yasanın 108/3. maddeleri uyarınca2. kez mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesineve cezanın infazından sonrada sanık hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına,Suça konu uyuşturucu maddenin ekspertiz incelemesi esnasında kullanılmış olması sebebiyle müsaderesi hususunda karar verilmesine yer olmadığına,Yargılama kapsamında yapılan bir posta tebligat gideri 20,00 TL yargılama giderinin terkin edilmesi gereken sınırlar içinde kaldığı anlaşıldığından kamu üzerinde bırakılmasına,Dair kararın huzurda bulunanlar yönünden tefhiminden, huzurda olmayanlar yönünden ise tebliğinden itibaren onbeş günlük süre içinde Dairemize veya bulunduğu yer ilk derece ceza mahkemesi ya da Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesine ibraz edilecek bir dilekçeyle veya zabıt katibine sözlü beyanda bulunup zapta geçirtilmesi suretiyle, cezaevinde bulunanlar ise ayrıca bulunduğu ceza infaz kurumu ve tutukevi müdürüne beyanda bulunup tutunağa geçirilmek suretiyle veya bu hususta dilekçe vererek karar hakkında Yargıtay nezdinde temyiz kanun yoluna başvurabilecekleri, CMK’nın 289. maddesinde belirtilen kesin hukuka aykırılık halleri dışında hükmü temyiz edenin temyiz sebeplerini bildirmesi gerektiği aksi halde CMK’nın 294/1. maddesi gereğince temyiz talebinin reddedileceği hususunun ihtarına, temyiz yoluna başvurulmaması halinde kararın kesinleştirileceği hususunun bildirilmesi ile isteme uygun verilen karar, sanığın yüzüne karşı, Cumhuriyet Savcısı K7’ün (N3) huzuru ile oy birliği ile 30/09/2020 tarihinde açıkça okunup usulen anlatıldı…” (Antalya BAM, 5. CD., E. 2020/233 K. 2020/1114 T. 30.9.2020)
Kolluğun yaptığı uygulama sırasında durumundan şüphelendiği sanığı yanına çağırdıkları sırada sanığın yere suça konu uyuşturucu maddelerini attığı, ele geçen maddelerin esrar ve MDMA içerikli uyuşturucu madde oldukları ve böylece sanığın uyuşturucu madde kullanmak için bulundurma suçunu işlediği sabit olduğundan cezalandırılmasına…
- TCK 191
- “…İDDİA :Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 30.01.2017 tarih ve 2017/2574 sayılı iddianamesi ile sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek, bulundurmak ve kullanmak suçunu işlediğinden bahisle TCK’nın 191/1, 10, 58,53 maddelerigereğince cezalandırılmasına karar verilmesi talep ve iddia olunmuştur.İLK DERECE MAHKEMESİNİN KABUL VE UYGULAMASI:Mahkemece yapılan yargılama sonunda; sanığın TCK’nın 191/1, 10, 53 ve 58 maddeleri uyarınca 3 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.İSTİNAF İNCELEME AŞAMASI:Ankara 45. Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonunda verilen 20.02.2019 tarihlihüküm yönüyle sanık tarafından istinaf talebinde bulunulması sonrasında dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde;Sanık K2’in istinaf başvurusu üzerine atılı suçun sübutunun tartışılması yönünden sanık hakkında davanın yeniden görülmesine ve duruşma açılarak sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesine karar verilmiş olup bu yönde yargılama yapılmıştır.SAVUNMA:İlk derece mahkemesindeki beyanında: “Duruşmalardan vareste tutulmayı talep ederim. Daha önce uyuşturucu madde kullandığım doğrudur. Ancak hakkımda verilen kamu davasının ertelenmesine dair karar ile denetimli serbestliğin tedavi kararı sonrası bana denetim serbestlik müdürlüğünden herhangi bir tebligat gelmemiştir. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Beraatimi isterim”şeklinde savunmada bulunmuştur.Dairemizce yapılan yargılama sırasında alınan beyanında ise; ” Ben üzerime atılı suçlamayı kabul ediyorum. Olay tarihinde ticari taksi ile giderken polisler durdurdular. Taksi içerisinde ben ve yeğenim vardık. Yeğenimin üzerinde iki paket esrar maddesi vardı. Bu esrar maddesini birlikte kullanacaktık. Ben esrar kullanıyordum. Polisler yeğenimin üzerinde bu maddeleri yakaladılar. Kendisi askere gidecekti. Benim de geçmişimde uyuşturucu kullanımım söz konusuydu. Bu yüzden tutanak benim üzerime düzenlendi. Ayrıca polisler beni darp etti. Emniyet ifadem bana ait değildir. Bu imza da bana ait değildir. Olay benim anlattığım şekilde gerçekleşmiştir. Bu çerçevede mahkeme ifademi ve yine olay tutanağını kabul etmiyorum. Olay günü benim üzerimde uyuşturucu madde yoktu. Yanımdaki yeğenimde iki paket esrar vardı. Hap yoktu. Bu esrarı yeğenim almıştı. Birlikte kullanacaktık. Zaten o günlerde uyuşturucu kullanıyordum “şeklinde savunmada bulunmuştur.İDDİA MAKAMININ ESAS HAKKINDAKİ MÜTALAASI:Olay tarihinde saat 23:30 sıralarında Ankara il merkezi Altında ilçesinde uygulama yapmakta olan kolluk kuvvetlerinin durdurdukları ticari takside bulunan sanık ve yeğeninin yanında üç adet MDMA içeren hap ve iki kilitli poşette esrar olduğu anlaşılan uyuşturucu madde ele geçirilmesi olayında sanığın içinde bulunduğu taksinin irade dışında durdurulduğu, dolayısıyla olayda TCK 191/10 maddesinin uygulama yerinin olmadığı anlaşılmakla, hükmün kaldırılarak sanığın TCK 191/1, 53, 58 maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunmuştur.DELİLLER :İddia, savunma, olay tutanağı, ekspertiz raporu, KDAE kararı ile tüm dosya belge ve içerikleri.Dosyada hukuka aykırı olarak elde edilmiş bir delil bulunmamaktadır.DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, OLUŞ, KABUL VE GEREKÇE :Kolluğun, 30.01.2016 günü saat 23.30 sıralarında A4 Gazeteci A3 Caddesinde yaptığı uygulama sırasında durumundan şüphelendikleri sanığı yanına çağırdıkları, sanığın yere bir şey attığı, alınıp kontrol edildiğinde 3 adet hap ve 2 kilitli poşette 2,45 gram gelen esrar olduğu, ele geçen maddelerin yapılan analizinde; 1,04 gram esrar, haplar ise MDMA oldukları, sanığın yakalandığı yere 64.36 metre mesafe de Ulucanlar Gazi Eğitim ve Araştırma Hastanesinin bulunduğu, sanık hakkında ilk derece mahkemesince TCK’nın 191/1, 10, 53, 58 maddeleri uyarınca 3 yıl hapis cezası ile cezalandırıldığı anlaşılmıştır.Kolluğun 30.01.2016 günü saat 23.30 A4 Gazeteci A3 Caddesinde yaptığı uygulama sırasında durumundan şüphelendiği sanığı yanına çağırdıkları sırada sanığın yere suça konu uyuşturucu maddelerini attığı, ele geçen maddelerin esrar ve MDMA içerikli uyuşturucu madde oldukları ve böylece sanığın uyuşturucu madde kullanmak için bulundurma suçunu işlediği sabit olduğundan cezalandırılmasına, sanığın yakalandığında sabit halde olmadığı, hareket halinde olduğu, cadde üzerinde yürürken kolluk tarafından şüphe üzerine hakkında işlem yapıldığı, sanığın suça konu uyuşturucu maddesini nereden aldığı ve olay yerinde de kullanıp kullanmayacağının da tespit edilemediğinden TCK’nın 191/10 maddesinin uygulanma koşulları oluşmadığından, sanık hakkında TCK’nın 191/10 maddesi uygulanmayarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;A-Ankara 45. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2019tarih, 2018/359 esas, 2019/250 karar sayılı sanık HalilİbrahimSEYMENhakkındaki Kullanmak için Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Satın Almak, Kabul Etmek, Bulundurmak veya Kullanmak suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün Ceza Muhakemesi Kanununun 280. maddesinin 2. fıkrası uyarınca KALDIRILMASINA,B-1-Sanık HalilİbrahimSEYMEN’in sabit olan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan eylemine uyan 6545 sayılı kanun ile değişik TCK’nın 191/1. maddesi gereğince suçun işleniş biçimi ve sanıktaki kasta dayalı kusurun derecesi nazara alınarak sanığın takdiren alt sınırdan 2 YIL HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,2-Koşulları oluşmadığından TCK’nın 191/10 maddesinin uygulanmasına yer olmadığına,3-Sanığın suça eğilimli, sabıkalı kişiliği gözetilerek sanık hakkında TCK’nın 62.maddesinin uygulanmasına takdiren yer olmadığına,4-Sanığın sabıka kaydına da yansıyan suça eğilimli kişiliği dikkate alınarak hükmün açıklanmasının geri bırakılması ya da verilen cezanın ertelenmesi halinde yeniden suç işlemeyeceği hususunda yeterli vicdani kanaat gelmediğinden, sanık hakkında CMK’nın 231/5 ve TCK’nın 51/1 madde hükümlerinin uygulanmasına takdiren yer olmadığına,5-Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli iptal kararı ile 15.04.2020 tarihinde yürürlüğe giren 7242 sayılı kanunla yapılan değişiklikler sonrası oluşan durumuna göre, sanık hakkında TCK’nın 53. maddesinin 1 ve 2. fıkraları ile 3. fıkrasının birinci cümlesinin uygulanmasına,6-Sanık hakkında Ankara 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/12/2013 tarih, 2013/581 E. 2013/727 K. sayılı ilamı ile yaralama suçundan verilen ve 20/01/2016 tarihinde kesinleşen 2 ay 15 gün hapis cezasına ilişkin mahkumiyeti tekerrüre esas teşkil ettiğinden sanık hakkında 5237 sayılı kanunun 58 maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına, sanığıntekerrüre esas ilamında daha evvel tekerrür hükümlerinin uygulanması da gözetilerekİKİNCİ KEZ MÜKERRİRsayılmasına,Sanığın cezasının infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına,7-Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce alıkonulan şahit numunenin TCK’nın 54/4 maddesi uyarınca müsaderesine,8-Sanığın sarfına neden olduğu 1 posta gideri 20 TL ile 4 tebligat gideri 53 TL toplamı olan 73 TL yargılama giderinin sanıktan tahsiline,Dair, sanık K2’in yüzüne karşı, iddia makamında Cumhuriyet Savcısı K1 hazır olduğu halde ve mütalaasına uygun olarak CMK’nın 286/2-b maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30.09.2020…” (Ankara BAM, 3. CD., E. 2019/1971 K. 2020/939 T. 30.9.2020)
CMK’nın 75. maddesi kararı ile alınan idrar örneğinde morfin tespit edildiği ve böylece sanığın uyuşturucu madde kullandığı sabit olduğundan cezalandırılmasına.
- TCK 191
- “…İDDİA :Yunak Cumhuriyet Başsavcılığının 29.03.2018 tarih ve 2018/100 sayılı iddianamesi ile sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde kabul etmek veya bulundurmak suçunu işlediğinden bahisle TCK’nın 191/1, 53, 58maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar verilmesi talep ve iddia olunmuştur.İLK DERECE MAHKEMESİNİN KABUL VE UYGULAMASI:Mahkemece yapılan yargılama sonunda; sanığın TCK’nın 191/1, 62, 53 maddeleri gereğince neticeten 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.İSTİNAF İNCELEME AŞAMASI:Yunak Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonunda verilen 10.05.2018tarihli hüküm yönüyle sanık tarafından istinaf talebinde bulunulması sonrasında dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde;Sanık K2’nun istinaf başvurusu üzerine atılı suçun sübutunun tartışılması yönünden sanık hakkında davanın yeniden görülmesine ve duruşma açılarak sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesine karar verilmiş olup bu yönde yargılama yapılmıştır.SAVUNMA:İlk derece mahkemesindeki beyanında: ‘” Ben olay günü araç kullanırken önüme çıkan virajdan dengemi kaybederek şarampole girdim kesinlikle uyuşturucu kullanmadım. Adli tıp kurumu raporuna göre benden alınan örneklerin incelenmesinde neden morfin ve esrar maddelerinin tespit edildiğini bilmiyorum, ben daha önce hiç morfin kullanmadım. Daha önceki dosyalarımda esrar kullanmıştım. Eskiden yaşadığım sıkıntılar ve arkadaş ortamına uymam sebebi ile uyuşturucu kullanıyordum. Ben yaklaşık 2,3 yıldır uyuşturucu kullanmıyorum suçsuzum beraatimi talep ederim ” şeklinde savunmada bulunmuştur.Dairemizce yapılan yargılama sırasında alınan beyanında ise; ” Olay günü kaza yaptığımda ve öncesinde uyuşturucu kullanmamıştım. Üç yıl önce esrar ve bonzai kullanımını bırakmıştım. Olay günü alınan kan örneklerinde nasıl ve neden morfin ve esrar maddelerinin tespit edildiğini bilmiyorum. Suçsuzum. Beraatimi isterim “şeklinde savunmada bulunmuştur.İDDİA MAKAMININ ESAS HAKKINDAKİ MÜTALAASI:31/03/2017 günü öğle sıralarında 112 ihbar hattına yapılan ihbarla çevre yoluna gidildiği, araç içinde bulunan sanığın CMK’nın 75.maddesi kararı ile alınan idrar örneğinde uyuşturucu madde tespit edildiği, sanığın sabit olan bu eylemi dışında Emirdağı Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/504 esas sayılı dosyasında hükme bağlanan ve Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesinin 2018/576 esas sayılı dosyasında kesinleşmiş bir eyleminin daha olduğu, suç ve iddianame tarihleri gözetildiğinde iki eylem için hukuki kesinti bulunmadığı ve zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği anlaşılmakla; hükmün kaldırılarak sanığın eylemine uyan TCK’nın 191/1, 43, 53 maddeleri gereğince cezalandırılmasına, kesinleşen hükmün de TCK 63 gereğince bu cezadan mahsubuna karar verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunmuştur.DELİLLER :İddia, savunma, olay tutanağı, ekspertiz raporu, tahlil raporu ile tüm dosya belge ve içerikleri.Dosyada hukuka aykırı olarak elde edilmiş bir delil bulunmamaktadır.DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, OLUŞ, KABUL VE GEREKÇE :31.03.2017 günü saat 13.30 sıralarında 112 ihbar hattına yapılan ihbarda, çevre yolunda madde bağımlısının olduğunun söylenmesi üzerine, olay yerine gidildiği, araç içinde sanığın olduğu ve yapılan görüşmede uyuşturucu madde kullandığını söylediği, CMK’nın 75. maddesi uyarınca alınan idrar örneğinde morfin tespit edildiği, sanık hakkında daha önceden kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilip dava açıldığından bu suç bağımsız suç olarak nitelendirilerek29.03.2018tarihli iddianame ile kamu davasının açıldığı, yapılan yargılama sonunda, sanığın TCK’nın 191/1, 62, 53 maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.Olay tarihinde 112 ihbar hattına gelen ihbarda çevre yolunda madde bağımlısı birinin bulunduğunun söylenmesi üzerine olay yerine gidildiği ve araç içinde sanığın olduğunun görüldüğü, sorulduğunda madde kullandığını söylemesi üzerine; CMK’nın 75. maddesi kararı ile alınan idrar örneğinde morfin tespit edildiği ve böylece sanığın uyuşturucu madde kullandığı sabit olduğundan cezalandırılmasına, sanığın 26.03.2017 tarihli eyleminden dolayı 03.10.2017tarihli iddianame ile açılan kamu davasının yargılamasını yapan Emirdağ Asliye Ceza Mahkemesi 01.02.2018 tarih ve 2017/504 esas, 2018/197 karar sayılı kararı ile TCK’nın 191/1, 62 maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verdiği ve bu kararın istinaf edildiği, ayrıca 08.06.2017 tarihli suçundan dolayı da 07.11.2017tarihli iddianame ile açılan kamu davasının yargılamasını yapan Emirdağ Asliye Ceza Mahkemesi 13.06.2018 tarih ve 2017/583 esas, 2018/552 karar sayılı kararı ile TCK’nın 191/1, 62 maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verdiği ve bu kararında istinaf edildiği, her iki kararın istinaf başvurusunu inceleyen Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesi dosyaları birleştirerek 01.03.2019 tarih ve 2018/576 esas, 2019/358 karar sayılı ilamıyla sanık hakkında TCK’nın 191/1, 43, 62 maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verdiği ve kararında kesinleştiği, iş bu 31.03.2017 tarihli eylem ile 26.03.2017 ve 08.06.2017 tarihli eylemlerin iddianame tarihleri dikkate alındığında, sanığın aynı suç işleme kastı altında üzerine atılı suçları işlediği anlaşıldığından, sanık hakkında TCK’nın 43 ve 63. maddelerinin uygulanmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;A-Yunak Asliye Ceza Mahkemesinin 10.05.2018tarih, 2018/114 esas, 2018/180 karar sayılı sanık K2 hakkındaki Kullanmak için Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Satın Almak, Kabul Etmek, Bulundurmak veya Kullanmak suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün Ceza Muhakemesi Kanununun 280. maddesinin 2. fıkrası uyarınca KALDIRILMASINA,B-1-Sanık K2’nunsabit olan31.03.2017 tarihlikullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan eylemine uyan 6545 sayılı kanun ile değişik TCK’nın 191/1. maddesi gereğince suçun işleniş biçimi ve sanıktaki kasta dayalı kusurun derecesi nazara alınarak sanığın takdiren alt sınırdan 2 YIL HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,2-Sanığın iş bu eylemini, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesinin 2018/576 esas, 2019/358 karar sayılı ilamına konu 26.03.2017 ve 08.06.2017 tarihli eylemler ile birlikte ve zincirleme olarak teselsülen işlediğinden, hakkında verilen cezanın TCK’nın 43/1 maddesi gereğince takdiren ve teşdiden 1/3 oranında arttılarak, sanığın 2 YIL 8 AY HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,3-Sanığın fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları lehine takdiri indirim nedeni kabul edilerek; TCK’nın 62 maddesi gereğince cezasından takdiren 1/6 oranında indirim yapılarak sanığın 2 YIL 2 AY 20 GÜN HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,4-Sanık bakımından 26/03/2017 ve 08/06/2017 tarihli teselsüle de konu olan eylemler nedeniyle Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesinin 2018/576 esas, 2019/358 karar sayılı ilamıyla verilen 2 yıl 1 ay hapis cezasının, TCK’nın 63. maddesi gereğince cezasından mahsubu ile sanığa verilen cezanın neticeten 1 AY 20 GÜN HAPİS CEZASI OLARAK İNFAZINA,5-Sanığın sabıka kaydına da yansıyan suça eğilimli kişiliği dikkate alınarak hükmün açıklanmasının geri bırakılması ya da verilen cezanın ertelenmesi halinde yeniden suç işlemeyeceği hususunda yeterli vicdani kanaat gelmediğinden, sanık hakkında CMK’nın 231/5 ve TCK’nın 51/1 madde hükümlerinin uygulanmasına takdiren yer olmadığına,6-Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli iptal kararı ile 15.04.2020 tarihinde yürürlüğe giren 7242 sayılı kanunla yapılan değişiklikler sonrası oluşan durumuna göre, sanık hakkında TCK’nın 53. maddesinin 1 ve 2. fıkraları ile 3. fıkrasının birinci cümlesinin uygulanmasına,7-Sanık adına yapılan 1 posta gideri 12,50 TL, 3 tebligat gideri 47 TL, ATK gideri 1.340 TL toplamı olan 1.399,50 TL yargılama giderinin sanıktan tahsiline,Dair, sanık K2’nunyüzüne karşı, iddia makamında Cumhuriyet Savcısı K1 hazır olduğu halde ve mütalaasına uygun olarak, CMK’nın 286/2-b maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30.09.2020…” (Ankara BAM, 3. CD., E. 2018/1455 K. 2020/933 T. 30.9.2020)
Sanığın söz konusu uyuşturucu maddeyi nerede kullandığının dosya kapsamıyla sabit olmadığı, dolayısıyla TCK 191/10 maddesinin uygulanmasına yer olmadığı.
- TCK 191
- “…İDDİA :Konya Cumhuriyet Başsavcılığının 27.11.2017 tarih ve 2017/11233 sayılı iddianamesi ile sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek, bulundurmak veya kullanmak suçunu işlediğinden bahisle TCK’nın 191/1-10, 53maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar verilmesi talep ve iddia olunmuştur.İLK DERECE MAHKEMESİNİN KABUL VE UYGULAMASI:Mahkemece yapılan yargılama sonunda; sanığın TCK’nın 191/1, 10, 62, 53 maddeleri gereğince neticeten 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.İSTİNAF İNCELEME AŞAMASI:Konya 12. Asliye Ceza MahkemesiMahkemesince yapılan yargılama sonunda verilen 26.06.2018 tarihli hüküm yönüyle Cumhuriyet Savcısı ve sanık tarafından istinaf talebinde bulunulması sonrasında dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde;Sanık K2’nin istinaf başvurusu üzerine atılı suçun sübutunun tartışılması yönünden sanık hakkında davanın yeniden görülmesine ve duruşma açılarak sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesine karar verilmiş olup bu yönde yargılama yapılmıştır.SAVUNMA:İlk derece mahkemesindeki beyanında:“Ben daha önce bu hususta savunma yapmıştım, aynen tekrar ederim, ben yaklaşık 4 senedir uyuşturucu maddelerden olan esrar maddesi kullanırım, bir defa da X1 ilacı almıştım, aynı suça ilişkin Konya 7.Asliye ceza mahkemesinde de dosyam vardır, o dosyam karara çıktı, mahkumiyetime karar verildi, ben halen uyuşturucu madde kullanmaktayım, ancak tedavi olmak istiyorum, pişmanım, uyuşturucuyu bırakmak istiyorum, çünkü yeni evlendim, çocuğum oldu, düzenli bir hayat kurmaya çalışıyorum, pişmanım, beraatimi , mahkeme aksi kanaatte ise lehe olan hükümlerin uygulanmasını isterim”şeklinde savunmada bulunmuştur.Dairemizce yapılan yargılama sırasında alınan beyanında ise;Dairemizce yapılan yargılama sırasında hazır bulunmadığından sanık savunması alınmamıştır.İDDİA MAKAMININ ESAS HAKKINDAKİ MÜTALAASI:Sanığın ismi de bildirilen bir çay ocağında uyuşturucu madde sattığı bilgisi üzerine fiziki takip yapılarak akabinde yapılan aramada iş yerinde uyuşturucu madde içeren hapların ele geçirildiği, bundan evrakın tefrik edildiği, CMK 75.maddesi uyarınca alınan idrar örneğinde de uyuşturucu maddenin tespit edildiği olayda; sanığın söz konusu uyuşturucu maddeyi nerede kullandığının dosya kapsamıyla sabit olmadığı, dolayısıyla TCK 191/10 maddesinin uygulanmasına yer olmadığı anlaşılmakla; hükmün kaldırılarak sanığın eylemine uyan TCK’nın 191/1, 53 maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunmuştur.DELİLLER :İddia, savunma, olay tutanağı, ekspertiz raporu, tahlil raporu ile tüm dosya belge ve içerikleri.Dosyada hukuka aykırı olarak elde edilmiş bir delil bulunmamaktadır.DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, OLUŞ, KABUL VE GEREKÇE :Sanık ve K5’ın, K5 çay ocağında uyuşturucu madde sattıkları bilgisi üzerine; Kolluğun 19.10.2017 günü fiziki takibe başladığı, K6 ve K7’ın çay ocağından çıktıktan sonra üstlerinde X1 hap ele geçtiği, iş yerinde yapılan aramada 53 adet X1 hapın ele geçtiği, iş yerinin camiye 130 metre mesafede olduğuna dair kroki düzenlendiği, sanık çay ocağında K5’a yardım ederdim, esrar içerim, diş ağrım için K5’tan X1 hap alıp içerim, çay ocağındaki haplar K5’a aittir, reçetesi de vardır, bayanların çay ocağına geldiğini görmedim, satmam şeklinde beyanda bulunduğu, CMK’nın 75. maddesi uyarınca 20.10.2017 günü alınan idrar örneğinde esrar tespit edildiği, sanık hakkında suç tarihi 24.12.2016 ve iddianame tarihi 15.06.2017 olan uyuşturucu madde bulundurma ve kullanma suçundan dolayı Konya 7. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davasınn açıldığı ve yapılan yargılama sonunda 03.05.2018 tarih, 2017/511 esas ve 2018/65 karar sayılı kararıyla 1 yıl 8 ay hapis cezası verildiği, iş bu suç bağımsız suç niteliğinde değerlendirilerek 27.11.2017 tarihli iddianame ile kamu davasının açıldığı, yapılan yargılama sonunda sanığın TCK’nın 191/1, 10, 62, 53 maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.Sanık hakkında K5 ile Hikmettullah Çay Ocağında uyuşturucu madde sattıkları bilgisi üzerine; kolluğun 19.10.2017 günü fiziki takibe başladığı, K6 ve K7’ın çay ocağından çıktıktan sonra üstlerinde X1 hapın ele geçtiği, çay ocağında yapılan aramada ise 53 adet X1 hapın ele geçtiği, iş yerinin camiye 130 metre mesafe de olduğuna dair kroki düzenlendiği, sanığın alınan idrar örneğinde ise esrar tespit edildiği, sanığın “Çay ocağında K5’a yardım ederdim, esrar içerim, dişim ağrıdığı için K5’tan X1 hap alıp içerim, çay ocağındaki haplar K5’a aittir” şeklinde beyanda bulunduğu, sanığın idrarında esrar tespit edildiğinden uyuşturucu madde kullanma suçunu işlediği sabit olduğundan cezalandırılmasına, ancak sanığın üzerinden herhangi bir uyuşturucu maddenin ele geçmediği ve idrarında tespit edilen uyuşturucu maddeyi de nerede kullandığı tespit edilemediğinden TCK’nın 191/10 maddesinin uygulama koşulları oluşmadığından, sanık hakkında TCK’nın 191/10 maddesinin uygulanmamasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;A-Konya 12. Asliye Ceza Mahkemesinin 26.06.2018tarih, 2017/980 esas, 2018/565 karar sayılı sanık K2 hakkındaki kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurmak suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün Ceza Muhakemesi Kanununun 280. maddesinin 2. fıkrası uyarınca KALDIRILMASINA,B-1-Sanık K2’nin sabit olan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan eylemine uyan 6545 sayılı kanun ile değişik TCK’nın 191/1. maddesi gereğince suçun işleniş biçimi ve sanıktaki kasta dayalı kusurun derecesi nazara alınarak sanığın takdiren alt sınırdan 2 YIL HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,2-Koşulları oluşmadığından TCK’nın 191/10 maddesinin uygulanmasına yer olmadığına,3-Sanığın fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları lehine takdiri indirim nedeni kabul edilerek; TCK’nın 62 maddesi gereğince cezasından takdiren 1/6 oranında indirim yapılarak sanığın 1 YIL 8 AY HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,4-Sanığın sabıka kaydına da yansıyan suça eğilimli kişiliği dikkate alınarak hükmün açıklanmasının geri bırakılması ya da verilen cezanın ertelenmesi halinde yeniden suç işlemeyeceği hususunda yeterli vicdani kanaat gelmediğinden, sanık hakkında CMK’nın 231/5 ve TCK’nın 51/1 madde hükümlerinin uygulanmasına takdiren yer olmadığına,5-Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli iptal kararı ile 15.04.2020 tarihinde yürürlüğe giren 7242 sayılı kanunla yapılan değişiklikler sonrası oluşan durumuna göre, sanık hakkında TCK’nın 53. maddesinin 1 ve 2. fıkraları ile 3. fıkrasının birinci cümlesinin uygulanmasına,6-Konya 2. ASCM’nin 2010/74 esas, 2010/556 karar sayılı dosyası kapsamında TCK’nın 165/1 maddesi uyarınca sanığın 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, verilen cezanın 12/06/2015’te infaz edildiği, bu suretle anılan hükmün tekerrüre esas olduğu anlaşılmakta ise de, aleyhe istinaf başvurusu bulunmadığından kazanılmış hak ilkesi de gözetilerek sanık hakkında TCK’nın 58.maddesi uyarınca tekerrür hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığına,7-Sanığın sarfına neden olduğu 5 tebligat gideri toplamı 72 TL yargılama giderinin sanıktan tahsiline,Dair, sanık K2’ninyokluğunda, iddia makamında Cumhuriyet Savcısı K1 hazır olduğu halde ve mütalaasına uygun olarak, CMK’nın 286/2-b maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30.09.2020..” (Ankara BAM, 3. CD., E. 2018/1784 K. 2020/927 T. 30.9.2020)
Olay tarihinde yol kontrolünü yapan kolluğu gören sanık ve arkadaşı K5’nın araçlarını geri geri sürerek kaçmaya çalıştıkları ve bunun üzerine kolluğun yakaladığı, kaba üst aramalarında sanığın üzerinden suça konu uyuşturucu maddenin çıktığı, ayrıca sanığın alınan kan örneğinde de uyuşturucu madde tespit edildiği ve böylece sanığın uyuşturucu madde kullanma ve bulundurma suçunu işlediği sabit olduğundan cezalandırılmasına.
- TCK 191
- “…İDDİA :Tomarza Cumhuriyet Başsavcılığının 27.04.2018 tarih ve 2018/113 sayılı iddianamesi ile sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek, bulundurmak ve kullanmak suçunu işlediğinden bahisle TCK’nın 191/1, 6, 53, 58maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar verilmesi talep ve iddia olunmuştur.İLK DERECE MAHKEMESİNİN KABUL VE UYGULAMASI:Mahkemece yapılan yargılama sonunda; sanığın TCK’nın 191/1, 53 ve 58 maddeleri gereğince neticeten 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.İSTİNAF İNCELEME AŞAMASI:Tomarza Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonunda verilen 09.10.2018 tarihli hüküm yönüyle sanık tarafından istinaf talebinde bulunulması sonrasında dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde;Sanık K1’nın istinaf başvurusu üzerine atılı suçun sübutunun tartışılması yönünden sanık hakkında davanın yeniden görülmesine ve duruşma açılarak sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesine karar verilmiş olup bu yönde yargılama yapılmıştır.SAVUNMA:İlk derece mahkemesindeki beyanında: ‘”Olay günü K5 ile birlikte ağabeyim K6 adına kayıtlı N2 plakalı kamyonet ile kamyoneti tamir ettirmek maksadıyla Tomarza sanayisine gittik, ardından sanayiden çıktıktan sonra yanımızda bulunan yeşil reçete ile alınan ancak o tarihlerde yeşil reçetemin olmadığı için daha önce tedavi gördüğüm Konya Ameten den alıp sakladığım ilacı içtim, aynı zamanda K5’ında Konya’dan temin ettiği aliminyum folyoya sarılı vaziyette bulunan uyuşturucu maddeyi kullandık, Kayseri yolu üzerinde ilerlerken sivil polisler tarafından durdurulduk, yanımda bulunan uyuşturucu maddeleri kendi rızam ile polislere teslim ettim, ben uzun zamandır uyuşturucu kullanırım, tedavi gördüysem de bırakamadım, olay nednei ile pişmanım, öncelikle beraatimi mahkeme aksi kanaate ise hakkımda lehe olan hükümleri talep ederim”şeklinde savunmada bulunmuştur.Dairemizce yapılan yargılama sırasında alınan beyanında ise; ” Ben üzerine atılı suçlamayı kabul ediyorum. Olay tarihinde uyuşturucu kullandığım doğrudur. Polisler tarafından durdurulduğumuzda kendimiz teslim ettik “şeklinde savunmada bulunmuştur.İDDİA MAKAMININ ESAS HAKKINDAKİ MÜTALAASI:23/01/2018 tarihinde yol kontrolü yapan kolluk kuvvetlerini gören bir kamyonetin geri geri gitmesi üzerine takip edilerek durdurulduğu, arama önleme kararına istinaden yapılan aramada da sanıktan metamfetamin maddesinin ele geçirildiği, tüm dosya kapsamıyla sanığın eyleminin sabit olduğu ancak sanık hakkında suç tarihi 15/02/2018 , iddianame tarihi ise 12/10/2018 olan Tomarza Asliye Ceza Mahkemesinin 2018//232 esas sayılı dosyasıyla verilmiş bir hüküm daha olduğunun ve 11/06/2018 tarihi itibariyle de kesinleştiğinin anlaşıldığı, suç ve iddianame tarihleri gözönüne alındığında iki eylem arasında hukuki kesintininbulunmadığı ve zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği anlaşılmakla, hükmün kaldırılarak sanığın eylemlerine uyan TCK’nın 191/1, 43, 53, 58 maddeleri gereğince cezalandırılmasına, kesinleşmiş hükümdeki mahkumiyet süresinin de TCK 63 gereğince bu cezadan mahsubuna karar verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunmştur.DELİLLER :İddia, savunma, olay tutanağı, ekspertiz raporu, tahlil raporu ile tüm dosya belge ve içerikleri.Dosyada hukuka aykırı olarak elde edilmiş bir delil bulunmamaktadır.DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, OLUŞ, KABUL VE GEREKÇE :Kolluğun 23.01.2017 günü saat 15.30 sıralarında yaptığı yol kontrolü sırasında kamyonetin kontrolden kaçmak için 200 metre geri geri gittiği, bunun üzerine takip edilerek durdurulduğu, arama önleme kararına istinaden araçtakilerin yapılan kaba üst aramasında sanıktan metamfetamin, K5’dan ise suboxone hap ele geçtiği, CMK’nın 75. maddesi uyarınca sanıktan alınan kan örneğinde, metamfetamin tespit edildiği, sanıktan ele geçen maddenin yapılan analizinde; 0,145 gram metamfetamin olduğu, UYAP sistemi üzerinden yapılan araştırmada, sanık hakkında 26.08.2011 tarihli suçundan tedavi ve denetimli serbestlik kararı verildiği ihlali üzerine; Konya 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 19.12.2013 tarih ve 2013/867 esas, 2013/1030 karar sayılı kararı ile erteli 10 ay hapis cezası verildiğinden iş bu eylem bağımsız suç niteliğinde olduğundan 27.04.2018 tarihli iddianame ile kamu davası açıldığıanlaşılmıştır.Olay tarihinde yol kontrolünü yapan kolluğu gören sanık ve arkadaşı K5’nın araçlarını geri geri sürerek kaçmaya çalıştıkları ve bunun üzerine kolluğun yakaladığı, kaba üst aramalarında sanığın üzerinden suça konu uyuşturucu maddenin çıktığı, ayrıca sanığın alınan kan örneğinde de uyuşturucu madde tespit edildiği ve böylece sanığın uyuşturucu madde kullanma ve bulundurma suçunu işlediği sabit olduğundan cezalandırılmasına,sanık hakkında suç tarihi 15.02.2018, iddianame tarihi 12.10.2018 olan Tomarza Asliye Ceza Mahkemesinin 03.04.2019 tarih, 2018/232 esas ve 2019/19 karar sayılı kararıyla TCK’nın 191/1, 62 maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırıldığı ve kararında 11.06.2018 tarihinde kesinleştiği, iş bu 23.01.2018 tarihli eylem ile iddianame tarihi olan 27.04.2018 tarihleri ile Tomarza Asliye Ceza Mahkemesinin suç ve iddianame tarihleri dikkate alındığında her iki suçun zincirleme suç kapsamında oldukları anlaşıldığından, sanık hakkında TCK’nın 43. maddesinin uygulanmasına ve TCK’nın 63. maddesi uyarınca Tomarza Asliye Ceza Mahkemesinin vermiş olduğu 1 yıl 8 ay hapis cezasından mahsubuna karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;A-Tomarza Asliye Ceza Mahkemesinin 09.10.2018tarih, 2018/133 esas, 2018/262 karar sayılı sanık K1 hakkındaki Kullanmak için Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Satın Almak, Kabul Etmek, Bulundurmak veya Kullanmak suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün Ceza Muhakemesi Kanununun 280. maddesinin 2. fıkrası uyarınca KALDIRILMASINA,B-1-Sanık K1’nın sabit olan23.01.2018 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan eylemine uyan 6545 sayılı kanun ile değişik TCK’nın 191/1. maddesi gereğince suçun işleniş biçimi ve sanıktaki kasta dayalı kusurun derecesi nazara alınarak sanığın takdiren alt sınırdan 2 YIL HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,2-Sanığın iş bu eylemini, 15.02.2018 tarihli eylem ile birlikte ve zincirleme olarak teselsülen işlediğinden, hakkında verilen cezanın TCK’nın 43/1 maddesi gereğince takdiren 1/4 oranında arttılarak, sanığın 2 YIL 6 AY HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,3-Sanığın fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları lehine takdiri indirim nedeni kabul edilerek; TCK’nın 62 maddesi gereğince cezasından takdiren 1/6 oranında indirim yapılarak sanığın 2 YIL 1 AY HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,4-Sanık bakımından 15/02/2018 tarihli teselsüle de konu olan suç nedeniyle Tomarza Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/232 esas, 2019/19 karar sayılı 11/06/2019 tarihinde kesinleşen ilamıyla verilen 1 yıl 8 ay hapis cezasının, TCK’nın 63. maddesi gereğince cezasından mahsubu ile, sanığa verilen cezanın neticeten 5 AY HAPİS CEZASI OLARAK İNFAZINA,5-Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli iptal kararı ile 15.04.2020 tarihinde yürürlüğe giren 7242 sayılı kanunla yapılan değişiklikler sonrası oluşan durumuna göre, sanık hakkında TCK’nın 53. maddesinin 1 ve 2. fıkraları ile 3. fıkrasının birinci cümlesinin uygulanmasına,6-Sanığın Konya 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/279 esas, 2012/984 karar sayılı ilamı ile nitelikli hırsızlık suçundan dolayı verilen 2 yıl 4 ay hapis cezasına ilişkin mahkumiyet hükmünün tekerrüre esas teşkil ettiğinden, sanığa verilen cezanın 5237 sayılı kanunun 58 maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine, sanığıntekerrüre esas ilamında daha evvel tekerrür hükümlerinin uygulanması da gözetilerekİKİNCİ KEZ MÜKERRİRsayılmasına,Sanığın cezasının infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına,7-Sanığın adli sicil kaydında yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı yönünden Tomarza SCM’nin 2013/93 esas, 2013/181 karar sayılı dosyasına mahkemesinceihbarda bulunulmasına,8-Sanık adına yapılan 1 posta gideri 14,50 TL, 2 tebligat gideri 28 TL toplamı olan 42,50 TL yargılama giderinin sanıktan tahsiline,Dair, sanık K1’nınyüzüne karşı, iddia makamında Cumhuriyet Savcısı K7 hazır olduğu halde ve mütalaasına uygun olarak, CMK’nın 286/2-b maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.30.09.2020…” (Ankara BAM, 3. CD., E. 2018/2221 K. 2020/922 T. 30.9.2020)
Sanığın 28.04.2017 günü K5’in evine giderek uyuşturucu madde istediği ve bu nedenle aralarında kavga çıktığı, sanık hakkında başlatılan soruşturma nedeniyle CMK’nın 75. maddesi uyarınca alınan kan ve idrar örneğinde, kokain, bonzai, eroin tespit edildiği ve böylece sanığın uyuşturucu madde kullanma suçunu işlediği sabit olduğundan cezalandırılmasına.
- TCK 191
- “…İDDİA :Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığının 23.02.2018 tarih ve 2018/1762 sayılı iddianamesi ile sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde kabul etmek veya bulundurmak suçunu işlediğinden bahisle TCK’nın 191/1 ve 53maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar verilmesi talep ve iddia olunmuştur.İLK DERECE MAHKEMESİNİN KABUL VE UYGULAMASI:Mahkemece yapılan yargılama sonunda; sanığın TCK’nın 191/1, 53 maddeleri uyarınca 3 yıl hapis ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.İSTİNAF İNCELEME AŞAMASI:Eskişehir 5. Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonunda verilen 12.07.2018tarihli hüküm yönüyle sanık tarafından istinaf talebinde bulunulması sonrasında dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde;Sanık K2’un istinaf başvurusu üzerine atılı suçun sübutunun tartışılması yönünden sanık hakkında davanın yeniden görülmesine ve duruşma açılarak sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesine karar verilmiş olup bu yönde yargılama yapılmıştır.SAVUNMA:İlk derece mahkemesindeki beyanında:”Kavga olayı sırasında ben tedavi görüyordum. Uyuşturucu madde kullanmadım. Daha önceki kullanımlarım sebebiyle bu tespitler yapılmıştır.”şeklinde savunmada bulunmuştur.Dairemizce yapılan yargılama sırasında alınan beyanında ise; “Kavga olayı sırasında ben tedavi görüyordum. Uyuşturucu madde kullanmadım. Daha önceki kullanımlarım sebebiyle bu tespitler yapılmıştır.”şeklinde savunmada bulunmuştur.İDDİA MAKAMININ ESAS HAKKINDAKİ MÜTALAASI:Olay tarihi olan 30/10/2017’den bir süre önce bir arkadaşıyla uyuşturucu madde yüzünden kavga eden sanığın, olay günü yakalandığında CMK’nın 75. Maddesi uyarınca alınan karar ile kan ve idrar örneği alındığı, yapılan analizde de değişik uyuşturucu maddelerin kan ve idrarda olduğunun tespit edildiği, tüm dosya kapsamıyla bu suçun sabit olduğu anlaşılmış ise de; sanık hakkında 02/02/2018 tarihli bir başka eyleminden dolayı da Eskişehir 9. Asliye Ceza Mahkemesine 03/07/2018 tarihli iddianame ile kamu davası açıldığı, müteakiben verilen 10 ay erteli hapis cezasının da kesinleştiği, suç ve iddianame tarihleri gözetildiğinde iki eylem arasında hukuki kesinti bulunmadığı ve zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği anlaşılmakla; hükmün kaldırılarak sanığın eylemlerine uyan TCK’nın 191/1, 43, 53 maddeleri uyarınca cezalandırılmasına, kesinleşen mahkumiyetin de TCK 63 gereğince bu cezadan mahsubuna karar verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunmuştur.DELİLLER :İddia, savunma, olay tutanağı, ekspertiz raporu, tahlil raporu ile tüm dosya belge ve içerikleri.Dosyada hukuka aykırı olarak elde edilmiş bir delil bulunmamaktadır.DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, OLUŞ, KABUL VE GEREKÇE :Sanığın 28.04.2017 günü K5’in evine giderek uyuşturucu madde istediği ve aralarında kavga çıktığı, bunun üzerine CMK’nın 75. maddesi uyarınca alınan karar ile 30.10.2017 tarihinde sanıktan kan ve idrar örneği alındığı, yapılan analizde eroin, bonzai, kokain tespit edildiği, sanık hakkında suç tarihi 16.04.2016 ve 30.06.2016 olan kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararları verildiği ve ihlali üzerine 03.01.2017 tarihli iddianame ile Eskişehir 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/67 esas sayılı dosyası üzerinden dava açıldığı ve yapılan yargılama sonunda 23.05.2017 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği, bu nedenle iş bu eylem bağımsız suç niteliğinde olduğu değerlendirilerek 23.02.2018tarihli iddianame ile kamu davasının açıldığı, yapılan yargılama sonunda, sanığın TCK’nın 191/1, 53 maddeleri uyarınca 3 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.Sanığın 28.04.2017 günü K5’in evine giderek uyuşturucu madde istediği ve bu nedenle aralarında kavga çıktığı, sanık hakkında başlatılan soruşturma nedeniyle CMK’nın 75. maddesi uyarınca alınan kan ve idrar örneğinde, kokain, bonzai, eroin tespit edildiği ve böylece sanığın uyuşturucu madde kullanma suçunu işlediği sabit olduğundan cezalandırılmasına,UYAP sistemi üzerinden yapılan incelemede, sanığın 02.02.2018 tarihli eyleminden Eskişehir 9. Asliye Ceza Mahkemesine03.07.2018tarihli iddianame ile kamu davasının açıldığı, yapılan yargılama sonunda 28.03.2019 tarih, 2018/1342 esas ve 2019/655 karar sayılı kararıyla TCK’nın 191/1, 192/3, 62, 51 maddeleri uyarınca 10 ay erteli hapis cezası verildiği ve bu kararında 29.04.2019 tarihinde kesinleştiği, iş bu 30.10.2017 tarihli ve 02.02.2018 tarihli eylemlerin iddianame tarihleri dikkate alındığında, sanığın aynı suç işleme kastı altında üzerine atılı suçları işlediği anlaşıldığından, sanık hakkında TCK’nın 43 ve 63. maddelerinin uygulanmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;A-Eskişehir 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 12.07.2018tarih, 2018/307 esas, 2018/647 karar sayılı sanık K2 hakkındaki Kullanmak için Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Satın Almak, Kabul Etmek, Bulundurmak veya Kullanmak suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün Ceza Muhakemesi Kanununun 280. maddesinin 2. fıkrası uyarınca KALDIRILMASINA,B-1-Sanık K2’unsabit olan 30.10.2017 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan eylemine uyan 6545 sayılı kanun ile değişik TCK’nın 191/1. maddesi gereğince suçun işleniş biçimi ve sanıktaki kasta dayalı kusurun derecesi nazara alınarak sanığın takdiren alt sınırdan 2 YIL HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,2-Sanığın iş bu eylemini, Eskişehir 9. ASLCM’nin 2018/1342 esas, 2019/655 karar sayılı ilamına konu 02.02.2018 tarihli eylem ile birlikte ve zincirleme olarak teselsülen işlediğinden, hakkında verilen cezanın TCK’nın 43/1 maddesi gereğince takdiren 1/4 oranında arttılarak, sanığın 2 YIL 6 AY HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,3-Sanığın fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları lehine takdiri indirim nedeni kabul edilerek; TCK’nın 62 maddesi gereğince cezasından takdiren 1/6 oranında indirim yapılarak sanığın 2 YIL 1 AY HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,4-Sanık bakımından 02/02/2018 tarihli teselsüle de konu olan suç nedeniyle Eskişehir 9. ASLCM’nin 2018/1342 esas, 2019/655 karar sayılı ilamıyla verilen 10 ay hapis cezasının, TCK’nın 63. maddesi gereğince cezasından mahsubu ile sanığa verilen cezanın neticeten 1 YIL 3 AY HAPİS CEZASI OLARAK İNFAZINA,5-Sanığın sabıka kaydına da yansıyan suça eğilimli kişiliği dikkate alınarak hükmün açıklanmasının geri bırakılması ya da verilen cezanın ertelenmesi halinde yeniden suç işlemeyeceği hususunda yeterli vicdani kanaat gelmediğinden, sanık hakkında CMK’nın 231/5 ve TCK’nın 51/1 madde hükümlerinin uygulanmasına takdiren yer olmadığına,6-Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli iptal kararı ile 15.04.2020 tarihinde yürürlüğe giren 7242 sayılı kanunla yapılan değişiklikler sonrası oluşan durumuna göre, sanık hakkında TCK’nın 53. maddesinin 1 ve 2. fıkraları ile 3. fıkrasının birinci cümlesinin uygulanmasına,7-Sanığın adli sicil kaydında yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı yönünden Eskişehir 7. ASLCM’nin 2017/67 esas, 2017/468 karar sayılı dosyasına mahkemesinceihbarda bulunulmasına,8-Sanık adına yapılan 1 posta gideri 14,50 TL, 2 tebligat gideri 28 TL toplamı olan 42,50 TL yargılama giderinin sanıktan tahsiline,Dair, sanık K2’unyüzüne karşı, iddia makamında Cumhuriyet Savcısı K1 hazır olduğu halde ve mütalaasına uygun olarak, CMK’nın 286/2-b maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30.09.2020…” (Ankara BAM, 3. CD., E. 2018/1829 K. 2020/923 T. 30.9.2020)
5320 Sayılı Kanunun geçici 7. maddesi uyarınca kanun yürürlüğe girdiği tarih itibari ile TCK’nın 191. maddesinde tanımlanan suç nedeni ile yürütülen kovuşturmalarda hakkında daha önce denetimli serbestlik ve tedavi tedbiri uygulanmayan SSÇ K1 hakkında TCK’nın 191. maddesi hükümleri çerçevesi içerisinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi gerektiğinden.
- TCK 191
- “…İDDİA :Sivas Cumhuriyet Başsavcılığının 24.04.2014 tarih ve 2014/236 sayılı iddianamesi ile SSÇ’ler hakkında Kullanmak İçin Uyuşturucu ve Uyarıcı Madde Kabul Etmek veya Bulundurmak suçunu işlediklerinden bahisle TCK’nın 191/1-2, 31/3, 52.maddeleri gereğince cezalandırılmalarına karar verilmesi talep ve iddia olunmuştur.İLK DERECE MAHKEMESİNİN KABUL VE UYGULAMASI:Mahkemece yapılan yargılama sonunda; SSÇ’lerin TCK’nın 191/1, 31/3, 62, 52, 50 maddeleri uyarınca 4.000 TL APC ile cezalandırılmalarına karar verilmiştir.İSTİNAF İNCELEME AŞAMASI:Sivas Çocuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda verilen 06.06.2018 tarihli hüküm yönüyle S.S.Ç’ler müdafii tarafından istinaf talebinde bulunulması sonrasında dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde;SSÇ’ler K4 ve K1’ın istinaf başvuruları üzerine atılı suçun sübutunun tartışılması yönünden SSÇ’ler hakkında davanın yeniden görülmesine ve duruşma açılarak SSÇ’lerin hukuki durumunun değerlendirilmesine karar verilmiş olup bu yönde yargılama yapılmıştır.SAVUNMA:SSÇ K4İlk derece mahkemesindeki beyanında: ”Ben önceki savunmalarımı tekrar ederim, ben daha öncesinde uyuşturucu kullanıyordum, ancak daha sonra bıraktım, üzerima atılı suçlamayı bu şekilde kabul ederim. ” şeklinde savunmada bulunmuştur.Dairemizce yapılan yargılama sırasında alınan beyanında ise;Dairemizce yapılan duruşma sırasında SSÇ hazır olmadığından beyanı alınamamıştır.SSÇ K1İlk derece mahkemesindeki beyanında: ” “Ben önceki savunmalarımı tekrar ederim, K8 isimli arkadaşımızın teklifi üzerine uyuşturucu kullandım, pişmanım.” şeklinde savunmada bulunmuştur.Dairemizce yapılan yargılama sırasında alınan beyanında ise; Dairemizce yapılan duruşma sırasında SSÇ hazır olmadığından beyanı alınamamıştır.İDDİA MAKAMININ ESAS HAKKINDAKİ MÜTALAASI:21/04/2014 günü A6 arkasında uyuşturucu kullanıldığına dair kolluğa gelen ihbar üzerine olay yerine gidildiğinde, SSÇ’ler ve arkadaşlarının önünde esrar maddesi elde edildiği, SSÇ’lerden alınan idrar örneklerinde de uyuşturucu maddenin tespit edildiği olayda; SSÇ’lerden K4’ın bu eyleminin Malatya Çocuk Mahkemesinin 2014/35 esas sayılı dosyasında 21/01/2014 tarihinde verdiği 2013 tarihli suça ilişkin denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlendiği, dolayısıyla ihlal mahiyetinde olduğu anlaşıldığından hükmün kaldırılarak düşme kararı verilmesi, TCK 191/4 ve 5320 sayılı kanunun 7/2 maddesi gözönüne alındığında hükmün kaldırılarak diğer SSÇ K1 için de TCK 191 çerçevesinde HAGB kararı verilmesi kamu adına talep ve mütalaaolunmuştur.DELİLLER :İddia, savunmalar, olay tutanağı, ekspertiz raporu ile tüm dosya belge ve içerikleri.Dosyada hukuka aykırı olarak elde edilmiş bir delil bulunmamaktadır.DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, OLUŞ, KABUL VE GEREKÇE :21.04.2014 günü saat 18.45 sıralarında “A6 arkasındaki boşluk alanda uyuşturucu madde bağımlıları uyuşturucu kullanıyor ” şeklinde kolluğa gelen ihbar üzerine; olay yerine gidildiği, SSÇ’ler ve yaşları büyük arkadaşlarının oturduğu ve önlerinde 1,10 gram esrar ile şeffaf poşette 2,90 gram esrar ayrıca aparatlar olduğu, CMK’nın 75. maddesi uyarınca SSÇ’lerden alınan idrar örneklerinde, esrar tespit edildiği, SSÇ’ler hakkında 24.04.2014 tarihli iddianame ile kamu davasının açıldığı, yapılan yargılama sonucu,SSÇ’ler hakkında TCK’nın 191/1, 31/3, 62 maddeleri uyarınca 6 ay 20 gün hapis cezası verilerek genel hükümlere tabi hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği ve bu kararında 06.01.2015 tarihinde kesinleştiği, SSÇ K4’ın 04.06.2015 tarihli hakaret suçundan Divriği Asliye Ceza Mahkemesinin 10.02.2016 tarih, 2015/127 esas ve 2016/39 karar sayılı kararıyla 8.840 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve bu kararında 16.03.2016 tarihinde kesinleştiği, ayrıca 26.04.2015 tarihli yaralama suçundan Divriği Asliye Ceza Mahkemesinin 17.02.2016 tarih, 2015/110 esas ve 2016/50 karar sayılı kararıyla 1.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve bu kararında 17.02.2016 tarihinde kesinleştiği, SSÇ K1’ın ise 23.08.2015 tarihli 6136 Sayılı Kanuna muhalefet suçundan Sivas 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 14.04.2016 tarih, 2015/395 esas ve 2016/228 karar sayılı kararıyla 5 ay hapis ve 400 TL adli para cezası ilce cezalandırıldığı ve ihbarları üzerine SSÇ’ler hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı açıklanarak; TCK’nın 191/1, 31/3, 62, 52, 50 maddeleri uyarınca 4.000 TL APC ile cezalandırılmalarına karar verildiği anlaşılmış ise de;21.04.2014 günü kolluğa gelen ihbarda A6 arkasındaki boşluk alanda uyuşturucu madde kullanıyor denilmesi üzerin; olay yerine gidildiğinde SSÇ’ler ve yaşları büyük arkadaşlarının oturur vaziyette oldukları ve önlerinde uyuşturucu maddenin bulunduğu, ayrıca SSÇ’lerden alınan idrar örneklerinde esrar maddesi tespit edildiği ve böylece SSÇ’lerin uyuşturucu madde kullanma suçunu işledikleri sabit olduğu anlaşılmıştır.UYAP sistemi üzerinden yapılan araştırmada; SSÇ K4 hakkında 27.07.2013 suç tarihine ilişkin olarak Malatya Çocuk Mahkemesinin 2013/829 esas, 2014/35 karar sayılı dosyası kapsamında 21.01.2014 tarihinde tedavi denetimli serbestik tedbirine ilişkin karar verildiği, verilen kararın 17.02.2014 tarihinde kesinleştiği, tedavi ve denetimli serbestlik sürecinin 16.09.2014 tarihinde bila infaz son bulduğu, atılı dosya kapsamındaki suçun Malatya Çocuk Mahkemesinin anılan dosyası kapsamında verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlendiği, bu suretle eylemin tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin ihlali niteliğinde kaldığından SSÇ K4 hakkında açılan kamu davasının CMK’nın 223/8 maddesi uyarınca düşürülmesine karar verilmiştir.İlk derece mahkemesinin SSÇ K1 hakkındaki 25.12.2014 tarihli kararı ile genel hükümlere tabi hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verdiği ve SSÇ’nin genel kasıtla işlediği 6136 Sayılı Kanuna muhalefet suçundan dolayı hükmü açıkladığı, oysa 6545 Sayılı Kanun ile 5320 Sayılı Kanunun geçici 7. maddesi uyarınca kanun yürürlüğe girdiği tarih itibari ile TCK’nın 191. maddesinde tanımlanan suç nedeni ile yürütülen kovuşturmalarda hakkında daha önce denetimli serbestlik ve tedavi tedbiri uygulanmayan SSÇ K1 hakkında TCK’nın 191. maddesi hükümleri çerçevesi içerisinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi gerektiğinden, SSÇ K1 hakkındaki ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılarak TCK’nın 191/2. maddesi çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;A-Sivas Çocuk Mahkemesinin 06.06.2018tarih, 2016/137 esas, 2018/116 karar sayılı SSÇ’ler K1 ve K4 haklarındaki Kullanmak İçin Uyuşturucu ve Uyarıcı Madde Kabul Etmek veya Bulundurmak suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerinin Ceza Muhakemesi Kanununun 280. maddesinin 2. fıkrası uyarınca ayrı ayrı KALDIRILMASINA,B-1-SSÇ K1’ınsabit olan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan eylemine uyan 6545 sayılı kanun değişikliğinden önceki TCK’nın 191/1. maddesi gereğince suçun işleniş biçimi ve suça sürüklenen çocuktaki kasta dayalı kusurun derecesi nazara alınarak suça sürüklenen çocuğun takdiren alt sınırdan1 YIL HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,2-SSÇ K1’ınsuç tarihinde 15-18 yaş grubunda olduğu anlaşılmakla tayin olunan cezasından TCK’nın 31/3 mddesi gereğince 1/3 oranında indirim yapılarak SSÇ’nin 8 AY HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,3-SSÇ’nin fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları lehine takdiri indirim nedeni kabul edilerek; TCK’nın 62 maddesi gereğince cezasından takdiren 1/6 oranında indirim yapılarak suça sürüklenen çocuğun 6 AY 20 GÜN HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,4-SSÇ’ye verilen hapis cezasının, süresi, SSÇ’nin sosyal ve ekonomik durumu göz önüne alınarak TCK 50/1-a-3 maddesi uyarınca günlüğü TCK’nın 52/2. maddesi uyarınca takdiren 20 TL’den paraya çevrilerek suça sürüklenen çocuğun neticeten 4.000 TL ADLİ PARA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,5-TCK 52/4. maddesi uyarınca para cezasının miktarı, SSÇ’nin sosyal ve ekonomik durumu göz önüne alınarak bu cezanın takdiren birer ay ara ile 10 eşit taksitte SSÇ’den tahsili ile hazineye gelir kaydına, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde tamamının tahsil edileceğinin ihtarına, (ihtar edilemedi)6-6545 Sayılı Kanun ile 5320 Sayılı Kanunun geçici 7. Maddesi uyarınca kanun yürürlüğe girdiği tarih itibari ile TCK’nın 191. Maddesinde tanımlanan suç nedeni ile yürütülen kovuşturmalarda hakkında daha önce denetimli serbestlik ve tedavi tedbiri uygulanmayan suça sürüklenen çocuk hakkında TCK’nın 191. Maddesi hükümleri çerçevesi içerisinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi gerektiğinden TCK’nın 191/2. Maddesi gereğince 5 yıl süreyle HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASINA,TCK’nın 191/3. Maddesi gereğince ertelemesi süresi zarfında suça sürüklenen çocuk hakkında 1 yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, CMK 191/3-son cümle gereğince denetimli serbestlik süresi içerisinde tedaviye tabi tutulmasına,7-TCK 191/9. Maddesi son cümle hükümleri nazara alınarak;a-TCK’nın 191/4 maddesi gereğince erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi, tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması, uyuşturucu madde veya uyarıcı madde kullanması halinde CMK’nın 231/11. maddesi gereğince hükmün açıklanacağının bildirilmesine,b-TCK’nın 191/7 maddesi gereğince suça sürüklenen çocuğun erteleme süresi zarfında 191. madde 4. Fıkrasında belirtilen yükümlülüklere aykırı davranmadığı veya yasakları ihlal etmediği taktirde hakkında CMK’nın 231/10. maddesi gereğince düşme kararı verileceğinin bildirilmesine, (suça sürüklenen çocuğa bildirilemedi, müdafiine bildirildi)C-1-SSÇ K4hakkında daha evvel 27/07/2013 suç tarihine ilişkin olarak Malatya Çocuk Mahkemesinin 2013/829 esas, 2014/35 karar sayılı dosyası kapsamında 21/01/2014 tarihinde tedavi denetimli serbestik tedbirine ilişkin karar verildiği, verilen kararın 17/02/2014 tarihinde kesinleştiği, tedavi ve denetimli serbestlik sürecinin 16/09/2014 tarihinde bila infaz son bulduğu, atılı dosya kapsamındaki suçun Malatya Çocuk Mahkemesinin anılan dosyası kapsamında verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlendiği, bu suretle eylemin tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin ihlali niteliğinde kaldığı anlaşılmakla, müsnet suçtan açılan kamu davasının CMK’nın 223/8 maddesi uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE,2-Malatya Çocuk Mahkemesinin 203/829 esas, 2014/35 sayılı dosyasından verilen tedavi ve denetimli serbsetlik tedbirine uyulmaması sonrasında suça sürüklenen çocuğun aynı mahkemenin 2014/811 esas, 2014/988 karar sayılı dosyası kapsamında cezalandırılmasına karar verildiği, verilen kararın da Yargıtay’dan onanarak kesinleştiği anlaşılmakla, ihlal niteliğindeki eylem nedeniyle mahkemesine ihbarda bulunulmasına yer olmadığına,D-1-SSÇ K4 yönünden yapılan yargılama giderlerinin kamu üzerinde bırakılmasına,2-SSÇ K1’ın sarfına neden olduğu 3 adet tebligat gideri 39 TL yargılama giderinin SSÇ’den tahsiline,Dair, SSÇ’lerin yokluğunda, SSÇ’ler müdafii Av. K7’nın yüzüne karşıiddia makamında Cumhuriyet Savcısı K9 hazır olduğu halde ve mütalaasına uygun olarak,SSÇ K1 bakımından; kararın SSÇ müdafiine tefhiminden itibaren 7 gün içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesine İTİRAZ yolu açık olmak üzere, itiraz edilmediği takdirde kararın kesinleşeceği ihtarı ile,SSÇ K4 bakımından ise; verilen kararın SSÇ müdafiine tefhiminden itibaren 15 gün içinde Dairemize bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine beyanda bulunup tutanak tutulması ya da bir başka Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesi veya İlk Derece Mahkemelerinden birisine aynı usulle başvurulması, tutuklu bulunanlar bakımından ise cezaevi idaresine bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine beyanda bulunup tutanak tutulması suretiyle CMK 286. maddesi gereğince Yargıtay nezdinde TEMYİZyasa yolu açık olmak üzere, temyiz yoluna başvurulmadığı takdirde hükmün kesinleşeceği ihtaratıyla,Oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30.09.2020…” (Ankara BAM, 3. CD., E. 2018/1577 K. 2020/928 T. 30.9.2020)