Devremülk Nedir? KMK Madde 57

İçerik gizle

Devremülk Nedir?

Devre mülk hakkı 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (“KMK“) madde 57’de tanımlanmıştır.

KMK m. 57: “Mesken olarak kullanılmaya elverişli bir yapı veya bağımsız bölümün ortak maliklerinden her biri lehine bu yapı veya bağımsız bölümden yılın belli dönemlerinde istifade hakkı, müşterek mülkiyet payına bağlı bir irtifak hakkı olarak kurulabilir. Bu hakka devre mülk hakkı denir.”

Devre mülk hakkının konusu, mesken nitelikli bir yapının veya bağımsız bölümün yılın belli dönemlerinde kullanılmasıdır. Bu hakkın temel dayanağı ise ortak mülkiyetteki paydır.

KMK’da bir irtifak hakkı olarak nitelendirilen devremülk hakkı;

  • Ortak mülkiyet payına bağlı olan,
  • Bu paya bağlı olarak devredilebilen,
  • Mirasçılara geçebilen,
  • Hak sahibine devremülke konu taşınmazdan yılın belli dönemlerinde yararlanma hakkı veren,
  • Aksi kararlaştırılmadıkça kullanılması başkalarına bırakılabilen bir irtifak hakkıdır.

Devremülk Hakkının Konusu

Devremülk hakkının konusu, mesken nitelikteki bir yapının veya bağımsız bölümün yılın belli dönemlerinde kullanılmasıdır.

KMK m. 58/2’ye göre, devremülk hakkına konu olabilecek taşınmazlar sayılıp sınırlandırılmıştır.

İlgili kanun maddesine göre, devremülk hakkı ancak mesken nitelikli bağımsız bir yapıda ya da kat mülkiyetine veya kat irtifakına çevrilmiş bir yapının bağımsız bölümleri üzerinde kurulabilmektedir.

Başka bir deyişle, devremülke konu taşınmaz, mesken niteliğinde bulunması koşuluyla, bağımsız bir yapı olabileceği gibi kat mülkiyeti veya kat irtifakı kurulmuş bir yapının bağımsız bölümleri de olabilmektedir.

Mesken niteliğinde olmayan taşınmaz devremülk hakkına konu olamaz.

Örneğin, işyeri veya depo olabilecek bir yerde devremülk hakkı kurulamamaktadır.

KMK, devremülk hakkının ancak bağımsız bir yapıda veya kat mülkiyetine veya kat irtifakına çevrilmiş bağımsız bölümlerinde kurulabileceğini, yani, bir yapının varlığını öngördüğüne göre; devremülk hakkının boş bir arsa üzerinde kurulması olanak dışıdır.

Devremülk Sözleşmesi ve Devremülk Sözleşmesinin Hukuki Niteliği

Devremülk hakkının kurulabilmesi için devremülk hakkının kurulacağı taşınmazın tam mülkiyetine sahip bir kişi veya tüzel kişilik bulunmalıdır.

Devremülk hakkını kurmak isteyen kişi veya tüzel kişilik ile devremülk hakkını satın almak isteyen kişi veya kişiler arasında ise devremülk satış sözleşmesi düzenlenmektedir.

Devremülk sözleşmesinde, devremülk hakkının kullanılacağı taşınmaz, devremülk hakkının süresi, devremülk hakkının kullanılacağı dönem ve devremülk hakkının bedeli açıkça belirtilmelidir.

Açıklanan sebeplerde, devremülk hakkı, bu hakka konu olan taşınmazın ortak maliklerinin özgür iradelerine dayalı anlaşmalarıyla kurulmaktadır. Ancak bunun için bazı şartların gerçekleşmesi gerekmektedir.

Devremülk Hakkının ve Devremülk Sözleşmesinin Kurulması Şartları

  • Devremülk Hakkı Kurulacak Taşınmaz, Mesken Nitelikli Bağımsız Bir Yapı ya da Kat Mülkiyetine veya Kat İrtifakına Çevrilmiş Bağımsız Bölüm Olmalıdır.

Mesken olarak kullanılmaya elverişli taşınmaz, bağımsız bir yapı olabileceği gibi, kat mülkiyeti veya kat irtifakı kurulmuş bir bağımsız bölüm de olabilir.

Eğer bağımsız bölüm söz konusu ise, bunun mesken niteliğinin tapu kütüğüne gösterilmiş olması veya yönetim planında buranın salt mesken amacıyla kullanılacağının açıkça kararlaştırılmış bulunması gerekir.

Mesken nitelikli bir bağımsız bölümde devremülk hakkı kurulması, aksi yönetim planında belirtilmiş olmadıkça diğer bağımsız bölüm maliklerinin muvafakatlerine bağlı değildir.

  • Bir Yapıda veya Bağımsız Bölümde Devremülk Hakkını Kuracak Kimseler, O Yapının veya Bağımsız Bölümün Ortak Malikleri Olmalıdır.

Her paydaşın devremülkten yararlanma hakkını, yılın hangi döneminde kullanacağı sözleşmede özellikle belirtilmelidir. Bu dönemler, KMK m. 59 gereği, 15 günden daha az süreli olamaz.

Ortak maliklerin payları eşit değilse, devrelerin sayısı ve süreleri, ortak mülkiyetteki payları ile orantılı olarak saptanır.

  • Devremülk Hakkının Kurulması İçin Ortak Malikler Arasında ve Tümünün İmzasını Taşıyan Bir Sözleşme (Devremülk Sözleşmesi) Yapılmalıdır.

Devremülk hakkı kurulurken, her paydaşın yararlanma hakkını yılın hangi dönemlerinde kullanacağı sözleşmede belirtilir.

Bu dönemler 15 günden daha az süreli olamaz.

Üzerinde devremülk hakkı kurulacak yapı ya da bağımsız bölümlerin ortak maliklerin dönem süresi, devir ve teslim ile yararlanma biçim ve yöntemleri, yöneticinin seçimi ve sorumlulukları, büyük onarım için ayrılacak dönem, bakım giderleri gibi hususlar devremülk sözleşmesinde belirtilmelidir.

Bu hususları içeren ve tüm hak sahiplerince imzalanan devremülk sözleşmesi tapu memuru huzurunda yapılacak resmi senede eklenir ve tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilir.

  • Devremülk Hakkının Kurulması Konusunda Tapu Memuru Huzurunda Resmi Senet Düzenlenmelidir.

Resmi senette, hak sahiplerinin her birinin ortak mülkiyet payı, bu paya tanınan yararlanma devreleri ve süreleri belirtilmelidir.

Başka bir deyişle, devremülk sözleşmesi yapıldıktan sonra devremülk hakkının kurulması için tapu sicil müdürlüğüne başvurulur.

Başvuru devremülk hakkı kurulacak taşınmazın bulunduğu yerdeki tapu sicil müdürlüğüne yapılır. Tapu sicil müdürlüğü başvuruyu inceledikten ve gerekli koşulların sağlandığını tespit ettikten sonra devremülk hakkını tapu siciline işler.

Bu işlem devremülk hakkının resmi olarak kurulduğunu gösterir. Devremülk hakkının kurulması mülkiyet hakkına sahip olan kişi veya tüzel kişiliğin isteği ile devremülk hakkını satın alacak kişi veya kişilerle yapılan bir sözleşme ve tapu sicil müdürlüğüne yapılan bir başvuru sürecini içerir .

Devremülkten Hakkının Sağladıkları

Devremülkten Yararlanma 

Devremülk hakkının kurulduğu yapı ya da bağımsız bölüme ait devre mülkhakları, hakkın dayanağı payla, diğer pay sahibi ve devremülk hakkı sahiplerinden ayrı olarak kiraya verilebilir, satış vaadine konu olabilir, devir ve temlik edilebilir.

KMK m.58’de belirtildiği üzere, devremülk sahipleri birbirinden bağımsız olarak, paylarını temlik yoluyla paya ayrılan yararlanma hakkını devredebilmektedir. Bu hak, aynı şekilde mirasçılara da geçer.

Devremülk hakkına sahip kişi, payına özgülenmiş zamanlarda, konut olarak faydalandığı taşınmazdan yararlanma hakkını ücretli veya ücretsiz olarak başkasına bırakabilir.

KMK m.59’da bu hususun tersinin devremülk sözleşmesinde kararlaştırılabileceği belirtilmektedir. Devremülk sözleşmesinde, devre mülk hakkı sahibinin bu konudaki hakkın kısıtlanması halinde kendisine ayrılan dönemi başkasına kiralayamaz.

Devremülkten Tasarruf

Devremülk hakkı kurulmuş bir yapı veya bağımsız bölümün devremülk hakları, taşınmazda o hakkın dayanağı pay ile birlikte, diğer paydaş ve devremülk hakkı sahiplerinden bağımsız olarak temlik ve devredilebilir, satış vaadine konu edilebilir, kiraya verilebilir.

Devremülk sahiplerinden her biri, kendi payını temlik yoluyla bu paya özgülenen yararlanma hakkını devredebilir. Devremülk hakkı mirasçılara da geçer.

Ortak mülkiyet payı ipotek edilebilir ve borç ödenemezse, pay icra yoluyla satılınca, bu paya özgülenmiş bulunan yararlanma hakkı da alıcıya geçer.

Her devremülk hakkı sahibi, kendi payına özgülenmiş dönemlerde taşınmazdan konu olarak yararlanma hakkını ücretli ya da ücretsiz bir şekilde başka kişiye bırakabilir. Ancak devremülk sözleşmesinde bunun aksi de KMK m. 59 gereği kararlaştırılabilmektedir. Bu durumda devremülk hakkı sahibi, kendisine özgülenen dönemi başkasına kiralayamaz.

Devremülk Üzerinde Ayni Hak Tesisi

Devremülk üzerinde bu hakla bağdaşan ayni haklar KMK m. 58/3 gereği kurulabilmektedir.

Devremülk hakkı üzerinde diğer ayni hakların kurulması, bu hakkın niteliği ile bağdaşmasına bağlıdır. Buna göre devremülk konusu taşınmaz üzerinde ancak bu hakkın niteliğiyle bağdaşan sınırlı ayni haklar kurulabilecektir.

Örneğin, devremülk payı üzerine kurulacak sükna (oturma) veya intifa (yararlanma) hakkı, o hakkın sahibine bu paya özgülenen dönemlerde yararlanma hakkını sağlayacaktır.

Devremülkün tamamının ya da bazı paylarının rehin hakkı ile kayıtlanmasına da yasal engel bulunmamaktadır.

Devremülk Sözleşmesi ve Ön Bilgilendirme

Tüketicinin Korunması Hakkınındaki Kanun (TKHK) madde 4 ve Devre Tatil ve Uzun Süreli Tatil Hizmeti Sözleşmeleri Yönetmeliği (Yönetmelik) madde 5 gereği satıcı veya sağlayıcının devre mülk sözleşmesinin imzalanmasından en az 1 gün önce tüketiciye ön bilgilendirme formu verme zorunluluğu bulunmaktadır.

Devre Tatil Ve Uzun Süreli Tatil Hizmeti Sözleşmeleri Yönetmeliği (“Yönetmelik”) m.5/5:

“Bu Yönetmelik kapsamında düzenlenen sözleşmelerle ilgili olarak, satıcı veya sağlayıcının hediye tatil, kampanya, ücretsiz yemek ve gezi gibi isimler altında satışı özendirici yöntemler kullanarak tüketiciye bir davette bulunması halinde, bu davetin içeriği ve ticari amacının tanıtım faaliyetinden önce yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısı ile tüketiciye bildirilmesi zorunludur.”

Bu ön bilgilendirme formu tüketiciye devre mülk hizmetiyle ilgili önemli bilgileri sunmayı amaçlamaktadır. Bu şekilde tüketici satın almadan önce gerekli bilgilere sahip olmakta ve daha bilinçli bir karar verebilmektedir.

Devremülk sözleşmesi ilişkin ön bilgilendirme formunda izleyen kısımda yer alan hususların yer alması gerekmektedir:

  • Satıcı, sağlayıcı ve malikin adı, unvanı, açık adresi, telefon numarası ve varsa MERSIS numarası gibi iletişim bilgileri belirtilmelidir.
  • Sözleşme konusu hakkın tanımı, niteliği, kapsamı ve kullanım koşulları açıklanmalıdır.
  • Sözleşmenin süresi ve sözleşme konusu hakkın hangi dönem ve tarih aralığında kullanılabileceği belirtilmelidir.
  • Sözleşme konusu taşınmazın mevcut durumu ve konumu hakkında bilgi verilmelidir.
  • Sözleşme konusu hakkın kullanımı için ödenecek toplam fiyat, vergiler dahil olmak üzere belirtilmelidir.
  • Ortak tesislerin ve hizmetlerin kullanımı için ödenecek bedel, vergi, harç gibi zorunlu yasal giderlerin nasıl hesaplanacağı, bu giderlerin ne zaman ne nasıl artırılabileceği ve tüketiciye nasıl yansıtılacağı açıklanmalıdır.
  • Tüketicinin yararlanabileceği yüzme havuzu, sauna gibi ortak tesislerin, ışıklandırma, su, bakım gibi hizmetin ve bunlardan yararlanma şartlarının detayları belirtilmelidir.
  • Taşınmazın bakımı, onarımı, yönetimi ve idaresiyle ilgili açıklamalar yapılmalıdır. Tüketicilerin bu konularla ilgili kararla nasıl katılabileceği ve kararların nasıl etkilenebileceği bilgisi de verilmelidir.
  • İktisabın sözleşmede belirtilenler dışında herhangi bir ek ödemeye veya yükümlülüğe yol açmayacağı bilgisi verilmelidir.
  • Sözleşme konusu hakkın devir veya takas edilebilir olup olmadığı, varsa değişim planı hakkında açıklamalar yapılmalıdır.
  • Cayma hakkının nasıl kullanılacağı ve cayma bildiriminin yapılacağı açık adres, faks numarası ve elektronik posta bilgileri belirtilmelidir.
  • Sözleşme konusu taşınmaz üzerinde idari veya hukuki kısıtlamalar varsa bu konuda bilgi verilmelidir.
  • Cayma hakkının kullanılmasından kaynaklı herhangi bir belge talebinin olmayacağı hüküm altına alınmalıdır.
  • Cayma hakkına dair bilgilendirmenin net bir şekilde belirtilmesi gerekir.
  • Tüketicinin cayma hakkı konusunda yetersiz veya doğru şekilde bilgilendirilmediği durumda, cayma hakkını kullanmak için 14 hünlük süreye bağlı olunmadığı ve bu sürenin her halükarda cayma süresinin bittiği tarihten itibaren 1 yıl sonra sona ereceği bilgisi verilmelidir.
  • Tarafların sözleşmeyi fesih şartları ve sözleşmenin feshedilmesi durumunda ortaya çıkacak sonuçlar hakkında bilgi verilmelidir.
  • Üçüncü bir kişinin sözleşmeden doğan haklardan yararlanıp yararlanmacağına ilişkin bilgi verilmeli ve yararlanılması durumunda açıklamalar yapılmalıdır.
  • Satıcı veya sağlayıcının şikayetlere ilişkin çözüm yöntemleri hakkında bilgi verilmesi gerekmektedir.
  • Tüketicilerin uyuşmazlık durumunda başvurabilecekleri tüketici mahkemesi veya tüketici hakem heyeti gibi kurumlara başvurma hakkı olduğuna dair bilgi verilmelidir.
  • Ödeme planı ve ödemelerin yapılacağı banka ve hesap bilgileri açıklanmalıdır.
  • Sözleşme konusu hakkın taksitle satılması durumunda aşağıdaki bilgilerin de sözleşmede yer alması gerekmektedir
    • Satışa esas değer,
    • Faiz miktarı ve faizin hesaplandığı yıllık oran, sözleşmede belirlenen faiz oranının yüzde 30 fazlasını aşmamak üzere gecikme faiz oranı,
    • Tüketicinin temerrüde düşmesinin hukuki sonuçları
    • Eğer varsa peşinat tutarı.

Ön bilgilendirme formunu tüketiciye sözleşmenin kurulmasından en az 1 gün önce yazılı veya kalıcı veri saklayıcı yöntemlerle verilmediği veya yönetmeliğe aykırı düzenlendiği durumlarda tüketiciler yönetmeliğe aykırılık nedeniyle yasal yollara başvurma hakkına sahiptir.

Devremülk sözleşmesi bakımından satıcılar özellikle hediye tatil kazandınız fırsatıyla tüketicilere devre mülk sözleşmesi imzalatmaktadırlar. Bu durumda satıcı veya sağlayıcı yönetmeliğin 5. maddesi gereğince hediye tatilin içeriğini veya ticari amacını tanıtım faaliyetinden önce yazılı veya kalıcı veri saklayıcısı aracılığıyla tüketiciye bildirmediği takdirde tüketiciler yönetmelik ihlali nedeniyle yasal yollara başvurabilirler.

Devremülk mağdurları bakımından da yönetmeliğin 5. maddesinin ihlali karşımıza sürekli bir şekilde çıkmaktadır.

Devre Mülk Dolandırıcılığı

Yürüttüğümüz bir davada da (devremülk tapu iptal davası) devre mülk sözleşmesi kurulmadan önce, müvekkil, davalı şirket tarafından aranarak “hediye tatil” kazandığı söylenmiş ve hediyesini alması için otele gelmesi gerektiği belirtilmiştir. Bunun üzerine, müvekkil davalı şirkete ait bir servis aracı ile tesise gitmiştir.

Tesise vardığında ise, müvekkile otelin tanıtımı yapılmış ve ardından müvekkil daha ne olup bittiğini anlama fırsatı bulamadan gerçek dışı vaatlerle müvekkille devre mülk sözleşmesi kurulmaya çalışılmıştır.

Bu süreçte müvekkil, devre mülk almak için gitmediği halde, müvekkile psikolojik baskı kurularak daha önceden tesis tarafından hazırlanan matbu sözleşme imzalatılmıştır. Bu hususta, Yönetmeliğin 5. maddesi uyarınca, hediye tatilin içeriği ve ticari amacı, müvekkile bildirilmemiş ve yönetmeliğe aykırı davranılmıştır.

Hak kaybı yaşamamınız adına mutlaka uzman bir Avukat‘ın görüşünün alınması önemlidir.

İletişim için: Adres – Telefon

Yargıtay’ın 2015 tarihli kararında belirttiği ve vurguladığı üzere devre mülk hakkı kullanılmadığı sürece cayma hakkı süresi başlamamaktadır.

  • “4822 Sayılı Yasa ile değişik 4077 Sayılı TKHK’nun 8/1 maddesinde, “kapıdan satış, işyeri, fuar, panayır gibi satış mekânları dışında önceden mutabakat olmaksızın yapılan tecrübe ve muayene koşullu satışlardır.” şeklinde tanımlanmış olup, yapılan tanıtımlar üzerine hazırlıksız bulunduğu bir sırada imzalamış olduğu 23/09/2011 tarihli sözleşmenin, kapıdan satış şeklinde yapıldığının kabulü gerekir.Bu tip satışlar, tecrübe ve muayene koşullu satışlardan olduğundan, cayma hakkı ancak hizmetin ifasından sonra, başka bir ifade ile tatil hakkı kullanıldıktan sonra işlemeye başlayacak olup, bu süre içinde sözleşme askıdadır. Davacı devre mülk hakkını kullanmadığını belirtmekte olup, bu durumda cayma hakkını kullanma süresi henüz başlamamış olduğundan, davacının cayma hakkını kullanması mümkündür. O halde, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.”

Devremülk dolandırıcıları tarafından sistematik eylemlerle pek çok kişi benzer biçimde mağdur edilmiş ve gerçek olmayan vaatlerle iradeleri sakatlanmıştır. Tüketicinin iradesinin dışında gelişen bu ve benzeri olaylar yüzünden pek çok tüketici hak kaybına uğramıştır. (yalova termal devremülk iptali, hitit ayaş devremülk iptali, devremülk sözleşmesinin iptali)

Devremülk Sözleşmesi ve Cayma Hakkı

Yönetmeliğin 5. maddesi uyarınca tüketicinin cayma hakkı bakımından bilgilendirilmesi gerekmektedir.

Cayma hakkının asli unsurlarından olan tecrübe ve muayene koşulu gerçekleşmediği sürece tüketici her zaman bu sözleşmeyi feshetme hakkına sahiptir.

2019 tarihli bir Yargıtay kararında da görüleceği üzere, cayma hakkına ilişkin bilgilendirme yapılmaması sözleşmenin geçersiz olduğu sonucunu doğurmaktadır:

  • “…tüketiciye verilmesi zorunlu olan belgelerin verilmediğini, müvekkiline cayma hakkının bildirilmediğini, cayma hakkının kullanımına ilişkin bilgilendirme evrakının müvekkiline verilmediğini, sözleşme imzalandıktan sonra müvekkilinin oyalanarak cayma hakkının kullanılmasının engellenmeye çalışıldığını, taraflar arasında akdedilen iş bu sözleşmenin resmi şekil şartına uyulmadığından sözleşmenin geçersiz olduğunu…”

Devremülk cayma hakkına ilişkin detaylı yazımıza https://omercanalkan.av.tr/devremulk-cayma-hakki-suresi/ bağlantısından erişebilirsiniz.

Devremülk Mağdurları Ne Yapmalı?

Devremülk hakkının sona ermesi hakkında net bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle, devremülk hakkının sona ermesinde genel kurallar uygulanmaktadır.

Ancak, uygulamada en çok rastlanılan sona erme hali cayma hakkı kullanımı ile devre mülk hakkının sona ermesidir.

Devremülk mağdurlarının benzer öyküleri genel olarak devre mülke konu taşınmazın kullanılamamasından ve devre mülkün zilyetliğinin tüketiciye geçmemesinden kaynaklanmaktadır. Başka bir deyişle, tüketiciler, devre mülkü satın aldıktan sonra kullanamamakta ve fahiş aidatlarla sürekli bir şekilde icra tehdidi altında bırakılmaktadırlar.

  • Devremülke konu olan taşınmazdan yararlanamama,
  • Tapu sicilinde gösterilen yer dışında devre mülk hizmetinden yararlanma halinde taşınmazın zilyetliği devre mülk satın alan tüketiciye geçmemektedir.

Bu hallerde de devremülk sözleşmesinin askıda olması sebebiyle de tüketicilerin cayma hakkını kullanabilmesi mümkündür.

Nitekim Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da satışa konu devre mülkün kullanılmaması ya da tapu sicilinde gösterilen devre mülk dışında bir yerden hizmetten yararlanılması hallerinde, taşınmazın zilyetliğinin tüketiciye geçmemesi sebebiyle sözleşmenin fesih edilebileceği görülmektedir.

Yargıtay 2022 tarihli kararında da görüleceği üzere, devre mülk satış sözleşmesi bakımından, taşınmazın devir ve tesliminin gerçekleşmiş sayılması için tapuda yapılan devre ek olarak zilyetliğin de tüketiciye devredilmesi gerekir.

Yargıtay 2015 tarihli kararı uyarınca da, davalı tarafından davaya konu devre mülkün teslim edilmemiş olması ve zilyetliği devredilmeyen devre mülke ilişkin cayma hakkının kullanılarak sözleşme feshi ve ödenen bedelin iadesine ilişkin taleplerde haklılık bulunmaktadır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da 2018 tarihli bir kararında benzer bir hükümde bulunmuştur:

  • “…davacı tüketicinin sözleşme konusu olan tesise hiç gitmediği, tatil hakkını kullanmadığı anlaşılmıştır. O hâlde, tüketici tatil hakkından faydalanmadığına göre sözleşme imzalanmış olsa dahi cayma hakkı süresinin askıda kaldığı, davacının gönderdiği 09.01.2012 tarihli ihtarname ile cayma hakkını süresinde kullandığı ve buradan hareketle sözleşmenin feshi ve ödemelerin iadesi talebinin de haklı olduğu sonucuna varılmalıdır…

Devremülk Hakkının Sonlanma Nedenleri

Devremülk Hakkından Cayma

Yönetmeliğin 5. maddesi uyarınca, “Satıcı veya sağlayıcı, bu Yönetmelik kapsamında düzenlenen sözleşmelerin kurulmasından en az bir gün önce tüketicilere yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısı ile ön bilgilendirme formu vermek zorundadır.”

Yönetmeliğin m.8/2 hükmü uyarınca, “Satıcı veya sağlayıcı, Ek-6’da yer alan cayma formunu, sözleşmenin kurulduğu anda yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısıyla tüketiciye vermek zorundadır.”

İlgili maddeler uyarınca, cayma hakkının asli unsurlarından olan tecrübe ve muayene koşulu gerçekleşmediği sürece tüketici her zaman bu sözleşmeyi feshetme hakkına sahiptir.

  • “… müvekkilinin psikolojik baskı altında iradesi sakatlanarak sözleşmeyi imzaladığını, müvekkili ile davalılar arasında imzalanan devre tatil sözleşmesinin hem usule hem de sözleşmenin esasına ilişkin olarak geçersiz olduğunu, davaya konu iş bu sözleşmelerdeki maddelerin haksız şart ve hükümsüz olduğunu, müvekkili ile sözleşme şartlarının kesinlikle müzakere edilmediğini, sözleşmenin konusunu ve mahiyeti konusunda müvekkilinin aldatıldığını, taraflar arasında yapılan sözleşmelerde ilgili kanun ve yönetmelik maddelerine göre bulunması zorunlu olan ifadeler eklenmediği gibi, tüketiciye verilmesi zorunlu olan belgelerin verilmediğini, müvekkiline cayma hakkının bildirilmediğini, cayma hakkının kullanımına ilişkin bilgilendirme evrakının müvekkiline verilmediğini, sözleşme imzalandıktan sonra müvekkilinin oyalanarak cayma hakkının kullanılmasının engellenmeye çalışıldığını, taraflar arasında akdedilen iş bu sözleşmenin resmi şekil şartına uyulmadığından sözleşmenin geçersiz olduğunu…” (Yargıtay Kararı – 20. HD, E. 2019/5286, K. 2019/7174, T. 05.12.2019)

Devremülk Hakkına Konu Taşınmazın Tüketiciye Geçmemesi Halinde Sözleşmeden Cayma

Yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca devremülke konu taşınmazın zilyetliğinin tüketiciye geçmemesi halinde de süre koşulu işlemeksizin devremülk sözleşmesinden caymak mümkündür.

Devremülke konu taşınmazın zilyetliğinin geçmemesi karşımıza devremülkten yararlandırmama, devremülk sözleşmesinde belirtilen yer dışında tatil hakkından yararlandırma gibi durumlarda karşımıza çıkmaktadır.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2021/8914 E. ve 2022/2171K. sayılı kararında da görüleceği üzere, devre mülk satış sözleşmesi bakımından, taşınmazın devir ve tesliminin gerçekleşmiş sayılması için tapuda yapılan devre ek olarak zilyetliğin de tüketiciye devredilmesi gerekir.

Benzer şekilde, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2014/43181 E. ve 2015/37455 K. sayılı kararı uyarınca da, davalı tarafından davaya konu devre mülkün teslim edilmemiş olması ve zilyetliği devredilmeyen devre mülke ilişkin cayma hakkının kullanılarak sözleşme feshi ve ödenen bedelin iadesine ilişkin taleplerde haklılık bulunmaktadır.

Devremülk Hakkının Tarafların Anlaşması ile Sona Ermesi

Taraflar kendi özgür iradeleri ile devremülk hakkını oluşturduktan sonra istedikleri zaman bu hakkı sonlandırabileceklerini belirtirler.

Resmi bir anlaşma ile tarafların arasındaki devremülk bağlantısı sona erer ve beyanlar kısmındaki devremülk hakkına ilişkin kayıt da iptal edilir.

Devremülk hakkının anlaşma yoluyla sonlandırılması devremülk hak sahiplerinin geçerli bir şekilde yapacakları irade beyanları ile olasıdır.

Devremülk hakkına sahip olan tüm kişilerin iradelerinin net bir şekilde belirtilmesi gerekmektedir. Devremülk hakkının anlaşma ile sona erdirilmesi için sadece bir kişi veya çoğunluğun değil tüm hak sahiplerinin rızası gereklidir.

Devremülk hakkı üzerinde mülkiyet hakkı da kurulabilmektedir. Mülkiyet hakkı bulunan devremülkün anlaşma yoluyla sona ermesi için mülkiyet hakkı sahiplerinin de irade beyanlarının yazılı olarak sunulması gerekmektedir.

Tüm koşullar yerine getirildiğinde de devremülk hakkının anlaşma yoluyla sona ermesi tapuda resmi belge düzenlenmesi ve tapunun beyanlar bölümündeki kaydın iptal edilmesi ile tamamlanır.

Devremülk Hakkının Kullanım Süresinin Dolması

Devremülk hakkının kullanılması belirli bir zaman dilimine bağlanabilir. Taşınmazın devremülk hakkı oluşturulduktan sonra belirli bir süre sonra farklı amaçlarla kullanılması ya da taraflar arasında belirlenen bir deneme süresi için devremülk kullanımının süresi belirlenebilir.

Devremülk hakkı zamanla sınırlı olduğu durumlarda bu sürenin belirtildiği tescil yapılmalıdır. Ancak devremülk hakkının kullanım süresini belirleken dikkat edilmesi gereken nokta süre sonunda tüm hak sahiplerinin devremülkten eşit oranda yararlanmış olasıdır.

Belirlenen sürenin dolması durumunda taraflardan herhangi biri genel hükümlere uygun olarak tescilin iptalini talep etme hakkına sahiptir.

Devremülk Hakkının Sağladığı Yaraların Ortadan Kaybolması

Devremülk hakkı ile ilişkilendirilmiş taşınmazın sunduğu faydaların tamamen yol olması veya büyük ölçüde azalması durumunda devremülk hakkı sahipleri tescilin iptalini talep edebilri.

Tarafların bu konuda anlaşmaları durumunda devremülk hakkı tarafların iradesiyle sonlandırılır. Ancak tarafların anlaşamaması durumunda devremülk hakkı sahiplerinden yalnızca birini tescilin iptalini talep etmesi yeterlidir ve bu talebin mahkeme yoluyla sunulması gerekmektedir.

Hakimin takdir yetkisi dahilinde vereceği kararla devremülk hakkı sona erer. Bu konuda verilen mahkeme kararı kurucu nitelik taşır.

Devremülk Hakkında Ortaklığın Giderilmesi

Ortak mülkiyet hükümlerine göre paydaşların paylı mülkiyete son verme hakkı her zaman mevcuttur. Ortaklardan biri veya birkaçı ortaklığın sonlandırılması talebini rızaları veya bir mahkeme kararı ile sonlandırabilirler.

Ancak, kanun koyucu bazı özel durumlar için genel hükümleri sınırlandırmıştır. KMK m. 63’de ortak mülkiyet bağlamında ortaklığın sonlandırılma hakkının sınırlı olduğu durumlar belirtilmiştir.

Bu maddeye göre devremülk hakkı kurulan bina veya bağımsız bölümün ortakları aksi bir anlaşma yapmadıkça payların bölünmesini yani ortaklığın sonladırılmasını talep edemezler.

Bu durum devremülk irtifakının kurulmasıyla ortakların sürekli olarak ortaklığın sonlandırılmasından endişe duymalarını önlemek amacıyla genel olarak ortaklığın sonlandırılma hakkının kaldırıldığını göstermektedir.

Ana kural devremülk hakkı sahiplerinin payli mülkiyetlerini sonlandırma talebinde bulunamayacaklarıdır. Ancak maddede belirtilen istisna ile ortaklar tarafından kararlaştırılırsa ortaklığın sonlandırılması talep edilebilmektedir.

KMK m. 63 tamamlayıcı bir hüküm olup eğer taraflar devremülk sözleşmesinde ortaklığın sonlandırılmasını talep etme hakkı tanımışlarsa ortaklığın sonlandırılması talebi üzerine devremülk hakkı da sona erer.

Devremülk Sözleşmesine İlişkin Davalarda Görevli Mahkeme

TKHK’na göre tatil hakkı sunan devremülk sözleşmeleri tüketici işlemi olarak kabul edilmektedir.

Bu durumda devremülk sözleşmesi ile ilgili olarak tarafların biri tüketici diğeri ise satıcı veya sağlayıcıdır.

Bu sebeple de tüketici işlemi niteliğini taşıyan ve devremülk hakkını sağlayan sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklarda tüketici mahkemeleri görevlidir.

Devremülk Uyuşmazlıkları Mahkeme Kararları (Yargıtay – Bölge Adliye Mahkemesi)


Devre mülk sözleşmelerinde zilyetliğin devredildiğinden bahsedilebilmesi için sözleşmede kararlaştırılan kullanım hakkına uygun şekilde ve fiilen kullanıma hazır hâlde taşınmazın tüketiciye teslim edildiğini ispat yükü davalı satıcı üzerindedir.

  • “…Zilyetlik ve devrine ilişkin TKHK’da hüküm bulunmadığından konuyla ilgili genel hükümleri içeren 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) göz önünde bulundurulmalıdır. TMK’da zilyetliğin bir şey üzerinde fiili hâkimiyete sahip olma hâli olarak tanımlandığı ve taşınmaz üzerindeki irtifak haklarında ve taşınmaz yüklerinde “hakkın fiilen kullanılmasının” zilyetlik sayıldığı (TMK, md. 973), zilyetliğin devri için ise “şeyin veya şey üzerinde hâkimiyeti sağlayacak araçların, edinene teslimi veya edinenin önceki zilyedin rızasıyla şey üzerinde hâkimiyeti kullanacak duruma gelmesi”nin arandığı (md. 977) dikkatten kaçırılmamalıdır. 26. Bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde, ön ödemeli devre mülk satışına dair sözleşmelerde taşınmazın devir ve teslimi anına kadar tüketicinin herhangi bir gerekçe göstermeksizin sözleşmeden dönme hakkının var olduğu ve devir/teslim olgusunun varlığının kabul edilebilmesi için taşınmazın tapu siciline tescil edilmesinin yanı sıra zilyetliğinin devredilmiş olması gerektiği anlaşılmaktadır. 27. Türk Medeni Kanunu’ndaki anlatımdan hareket edildiğinde ve bilhassa devre mülk hakkının devre mülk sisteminin hukuki niteliği gereği müşterek mülkiyet ve bu mülkiyet hakkı üzerinde tesis edilen bir irtifaktan oluştuğu da gözetildiğinde; devre mülk sözleşmelerinde zilyetliğin devredildiğinden bahsedilebilmesi için sözleşmede kararlaştırılan kullanım hakkına uygun şekilde ve fiilen kullanıma hazır hâlde taşınmazın tüketiciye teslim edildiğini ispat yükü davalı satıcı üzerindedir…” Yargıtay Kararı – HGK., E. 2022/1270 K. 2023/1140 T. 29.11.2023

Devremülk sözleşmesinden cayma nedeniyle sözleşmenin feshi, verilenlerin iadesi ve tapu iptali istemine ilişkin davalar taşınmazın aynına ilişkin olduğundan, davanın dava konusu taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılması gerekir.

  • “…Devremülk hakkı Kat Mülkiyeti Kanunu’nda düzenlenen taşınmazın müşterek mülkiyet payına bağlı bir haktır. Mevcut uyuşmazlığın tüketici mahkemelerinde görülmesi için davaya konu sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmesi gerekli olmayıp, şekil şartına uyulup uyulmadığı hususunun tüketici mahkemesince tartışılarak bir karara varılması gerektiğinden, 6502 sayılı Kanun kapsamındaki uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 73/5. maddesinde tüketici davalarının tüketicinin yerleşim yerinin bağlı bulunduğu mahkemelerde de açılabileceği hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda, dava devremülk sözleşmesinden cayma nedeniyle sözleşmenin feshi, verilenlerin iadesi ve tapu iptali istemine ilişkin olup, dava dilekçesi ve dosya kapsamından taşınmazın aynına ilişkin bir dava olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın, dava konusu taşınmazın bulunduğu yer olan Yalova 4. Asliye Hukuk (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir…” Yargıtay Kararı – 5. HD., E. 2022/14186 K. 2022/16953 T. 28.11.2022

Devremülk hakkı Kat Mülkiyeti Kanununda düzenlenen taşınmazın müşterek mülkiyet payına bağlı bir haktır.

  • “…Devremülk hakkı Kat Mülkiyeti Kanununda düzenlenen taşınmazın müşterek mülkiyet payına bağlı bir haktır. Mevcut uyuşmazlığın tüketici mahkemelerinde görülmesi için davaya konu sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmesi gerekli olmayıp, şekil şartına uyulup uyulmadığı hususunun tüketici mahkemesince tartışılarak bir karara varılması gerektiğinden, 6502 sayılı Kanun kapsamındaki uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir…” Yargıtay Kararı – 5. HD., E. 2020/12185 K. 2021/2388 T. 1.3.2021

Her ne kadar taraflar arasında adi yazılı şekilde yapılan devremülk satış sözleşmesi geçersiz ise de, yerel mahkemenin de kabulünde olduğu gibi, dava konusu devremülk tapusunun davacıya devredildiği anlaşılmış olmakla, geçersiz olan sözleşme geçerlilik kazanmaktadır.

  • “…Bu itibarla, yukarıdaki Yargıtay kararlarına göre somut olay değerlendirildiğinde, her ne kadar taraflar arasında adi yazılı şekilde yapılan devremülk satış sözleşmesi geçersiz ise de, yerel mahkemenin de kabulünde olduğu gibi, dava konusu devremülk tapusunun davacıya devredildiği anlaşılmış olmakla, geçersiz olan sözleşme geçerlilik kazanacağından, şu durumda yerel mahkemece öncelikle, yapı kullanma izin belgesi ile kullanıma ilişkin iskan ruhsatının olup olmadığı, inşaatın tamamlanıp tamamlanmadığı ve devremülk satış sözleşmesinin feshine ilişkin koşulların oluşup oluşmadığı(yapı kullanma izin belgesi, iskan ruhsatı ve onaylı mimari proje ile varsa tadilat projelerinin de keşif öncesi ilgili yerlerden eksiksiz olarak celp edilerek, bu belgelerin de değerlendirilmesi suretiyle, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesine yazılacak talimatla usulüne uygun keşif ve bilirkişi incelemesi yapılması suretiyle) araştırılarak,taraf delilleri toplanıp sonucuna göre,sözkonusu devremülk satış sözleşmesinin feshinin koşullarının oluşup oluşmadığının tereddüte yer vermeyecek şekilde araştırılarak hasıl olacak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bundan zuhul ile ve eksik inceleme ile yazılı gerekçe ile mevcut şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, davalı vekilinin istinaf itirazlarının bu nedenle kabulü ile, yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine, kaldırma kararının sebebine göre davacı vekilinin istinaf itirazları ile sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir…” Samsun BAM, 5. HD., E. 2020/1275 K. 2020/1944 T. 18.11.2020

Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatlarına göre, her ne kadar taşınmaz devrini içeren sözleşmenin adi yazılı şekilde yapılması geçersiz ise de, taşınmazın tapusunun verilmesi ile geçersiz olan sözleşme geçerlilik kazanacak ve davacı üzerinde yer alan tapunun sözleşmenin feshinin doğal sonucu olarak davalıya iadesi gerekeceğinden ve somut olayda tapunun davacıya devredildiği anlaşıldığından, taşınmazın aynına ilişkin davalarda kesin yetki kuralı gereğince taşınmazın bulunduğu yer mahkemeleri yetkili olacaktır.

  • “…Dava; devre mülk sözleşmesinin feshi, bedel iadesi ve senetlerin iptali istemine ilişkindir. Söz konusu sözleşme incelendiğinde tapuda pay devrini içeren bir sözleşme olduğu ve dosyaya getirtilen tapu kayıtlarından da sözleşme konusu tapunun davacıya devrinin yapıldığı anlaşılmaktadır.Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatlarına göre, her ne kadar taşınmaz devrini içeren sözleşmenin adi yazılı şekilde yapılması geçersiz ise de, taşınmazın tapusunun verilmesi ile geçersiz olan sözleşme geçerlilik kazanacak ve davacı üzerinde yer alan tapunun sözleşmenin feshinin doğal sonucu olarak davalıya iadesi gerekeceğinden ve somut olayda tapunun davacıya devredildiği anlaşıldığından, taşınmazın aynına ilişkin davalarda kesin yetki kuralı gereğince taşınmazın bulunduğu yer mahkemeleri yetkili olup,( Bkz. benzer mahiyette Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2019/1540 E., 2019/2875 K. Sy,22/04/2019 tarihli kararı) 6100 sayılı HMK’nın 12/1. maddesi gereğince “Taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar ile taşınmazın zilyetliğine yahut alıkoyma hakkına ilişkin davalarda, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.” hükmüne yer verilmiştir. Sözleşmeye göre taşınmazın Ankara Ayaş İlçesinde bulunduğu anlaşılmaktadır.6100 sayılı HMK’nın 12/1. maddesi gereğince taşınmazın aynına ilişkin uyuşmazlıkların taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde çözülmesi hususunda kesin yetki söz konusu olduğundan, yerel mahkemece görevli ve yetkiliAnkara (Batı Adliyesi) tüketici mahkemesine yetkisizlik kararı verilmesi gerekirken bundan zuhul ile işin esası incelenerek karar verildiğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun, aynı zamanda kamu düzenine ilişkin bulunması nedeniyle re’sen de nazara alınması gerekli yukarıda belirtilen gerekçeyle kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a.3 maddesi gereğince kaldırılmasına ve dosyanın yetkisizlik kararı verilmek üzere yerel mahkemeye gönderilmesine, kararın kaldırma sebebine göre davalı vekilinin esasa ilişkin sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir…” Samsun BAM, 5. HD., E. 2019/1730 K. 2020/489 T. 6.3.2020

Devremülk uyuşmazlıkları tüketici işlemi niteliğindedir.

  • “…6502 sayılı TKHK’nın 73.maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun’un 83.maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemlerle ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Bu durumda mahkemece, uyuşmazlığı tüketici mahkemesi sıfatıyla inceleyip sonuçlandırması gerekirken genel mahkeme sıfatıyla davanın esası hakkında karar vermesi usul ve yasaya aykırı olduğundan diğer istinaf itirazları incelenmeksizin ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…” İzmir BAM, 13. HD., E. 2018/1740 K. 2019/632 T. 1.4.2019

Devremülk Hakkına İlişkin Sık Sorulan Sorular

  • Devre Mülk Ne Anlama Gelir?

Devre mülk hakkının tanımına KMK m.57’nin birinci fıkrasında yer verilmiştir. KMK m.57’ ye göre devre mülk hakkı: “Mesken olarak kullanılmaya elverişli bir yapı veya bağımsız bölümün ortak maliklerinden her biri lehine bu yapı veya bağımsız bölümden yılın belli dönemlerinde istifade hakkı, paylı mülkiyet payına bağlı bir irtifak hakkı olarak kurulabilir. Bu hakka devre mülk hakkı denir” şeklinde tanımlanmaktadır.

  • Devre Mülk Hakkı En Az Kaç Gün?

Devre mülk hakkındaki süreye ilişkin düzenleme KMK m. 59’da yer almaktadır. İlgili maddeye göre devre mülk hakkının yılın belirli dönemlerine ayrılması ve 15 günden daha az süreli olmaması gerekir.

Devre mülk sahiplerinin hakları, tarihleri açık şekilde yazılarak resmi senette belirtilmelidir. Devre mülk dönemleri, gün (örneğin; 15-30 Haziran) ya da ay (örneğin; ağustos ayı) cinsinden belirlenebilir. Asıl önem arz eden husus, belirlenen dönemlerin ve sürelerin açık ve kesin olarak belirtilmiş olmasıdır.

  • Devremülk Tapu İptal Davası Nedir?

Devremülk hakkının sona ermesi ve bu sebeple tapunun iptali için mahkemeye başvurmak mümkündür.

Öncelikle, devremülk sözleşmesinin feshi sağlanır. Feshin doğal bir sonucu olarak da tapuda gerekli düzenlemek yapılır.

Yargıtay’ın son kararların da sözleşmenin feshi talepli davanın sonucunda taşınmazın devrinin söz konusu olması halinde feshedilen sözleşmenin sonucu olarak da tapunun eski hale getirilmesi gerekecektir.

  • Devremülk Sözleşmesinin İptali Mümkün Müdür?

Kat Mülkiyet Kanunu hükümlerine göre devre mülk sözleşmesinin hukuka aykırı olması feshi mümkündür. Fesih halinde taraflar birbirlerine karşı gerçekleştirmiş oldukları edimleri geri verirler.

  • Devremülk Aidat Ödemesi Zorunlu Mu? Tapusu Olmayan Devremülke Aidat Ödenir Mi? Devremülk Yıldat Ödenmezse Ne Olur?

Devre mülk hakkı sahibi, genel masraflara ve ortak giderlere katılmakla yükümlüdür. Ortak tesislerin bakımı, onarımı, temizliği, koruması gibi hizmetlerin bedeli olarak her yıl kararlaştırılan miktar, devre mülk hakkı sahiplerince ödenmek zorundadır. Ayrıca, işleten şirket tarafından sağlanan hizmetler de (yemek, otopark vb.) ödeme yükümlülüğünün içinde yer alır.

Genel masraf ve ortak giderler, devre mülk sözleşmesine dayanır. Bu sebeple, bu hususların detaylı ve net olarak devre mülk sözleşmesinde belirtilmesi gerekir.

Ancak, uygulamada, devre mülk sözleşmesinde bu tutarların net ve detaylı bir şekilde hazırlanmadığı görülmektedir. Bu sebeple fahiş aidat veya yıldat artışı için yasal yollara başvurulabilmektedir.

Bununla birlikte, tapusu olmayan devre mülkler bakımından ayni hakkın geçişi sağlanmadığı için ödemeye gerek bulunmamaktadır. Ancak, devre mülk satıcı veya sağlayıcıları tarafından tüketiciler sürekli bir şekilde icra tehdidine maruz bırakılmaktadır. 

  • Devremülk Avukatları. Devremülk Avukatı. Devremülk Davalarına Bakan Avukat Arıyorum.

Tüketici hukuku tüketicilerin ekonomik çıkarlarını, sağlık ve güvenliklerini koruyan, zararlarını karşılayan düzenlemeler içeren hukuk dalıdır. Tüketici Hakem Heyeti’ne başvuru, cayma hakkının kullanılmasından kaynaklanan davalar, mesafeli satış sözleşmesinden kaynaklanan davalar, kredi kartı işlem ücretinden kaynaklanan davalar, tur ve tatil sözleşmelerinden doğan davalar gibi alanları kapsar.

Büromuz nezdinde de devremülk hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklarla ilgilenilmektedir.

Hak kaybı yaşamamınız adına mutlaka uzman bir Avukat‘ın görüşünün alınması önemlidir.

İletişim için: Adres – Telefon

  • Devre Mülk Başkasına Devredilir Mi?

Devremülk hakkının kurulduğu yapı ya da bağımsız bölüme ait devre mülkhakları, hakkın dayanağı payla, diğer pay sahibi ve devremülk hakkı sahiplerinden ayrı olarak kiraya verilebilir, satış vaadine konu olabilir, devir ve temlik edilebilir.

  • Devremülk Cayma Hakkı Nedir?

Yönetmeliğin 5. maddesi uyarınca tüketicinin cayma hakkı bakımından bilgilendirilmesi gerekmektedir.

Cayma hakkının asli unsurlarından olan tecrübe ve muayene koşulu gerçekleşmediği sürece tüketici her zaman bu sözleşmeyi feshetme hakkına sahiptir.

Yargıtay 2015 tarihli kararı uyarınca da, davalı tarafından davaya konu devre mülkün teslim edilmemiş olması ve zilyetliği devredilmeyen devre mülke ilişkin cayma hakkının kullanılarak sözleşme feshi ve ödenen bedelin iadesine ilişkin taleplerde haklılık bulunmaktadır.

  • Devremülk En Az Kaç Gün Olur?

Devremülk hakkı kurulurken, her paydaşın yararlanma hakkını yılın hangi dönemlerinde kullanacağı sözleşmede belirtilir.

Bu dönemler 15 günden daha az süreli olamaz.

Devremülk cayma hakkı süresine ilişkin yazımıza erişmek için tıklayın!

5/5 - (1 oy kullanıldı.)

Benzer Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir